Büyükelçi Nikolaus Meyer: Türkiye tarım ve gıdada markalaşmalı

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Dünya israf atlası [email protected]

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer Landrut Adana’daki IPARD III lansmanında “Türkiye IPARD performansı açısından öncü.

Desteklerin yeşil dönüşüm, tarımsal üretimdeki rekabetçiliği geliştirme ve katma değerli ürün üretmeye verilmesi gerekiyor” derken, 22 yılda 93 bin projeye 29 milyar fon sağlandığını, IPARD destekleri ile Türk tarım ve gıda ürünlerinin markalaşabileceğinin altını çizdi. TKDK’nın destekleri kırsal kalkınmanın katalizörü olabilir.

Tarım ve Orman Bakanlığı destekleriyle Adana’da kurulan “Ali Baba” çiftliğinin hikâyesini dinlerken profesyonel çiftlik yönetiminin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gördük. Kurucusu Ali Acembekiroğlu; “Köye ülkenin en güzel evini yaptım, çocuklar köyü sevsin, burada yaşamak istesin” derken kırsal kalkınmanın kırda gerçek bir yaşam dizaynı ile mümkün olabileceğini hatırlattı.

Çiftlikteki çocuklara okul servisi

Çiftlikte çalışanların 35 çocuğu, sabah akşam devletin tahsis ettiği servisle okula gidiyor. Çiftliğin başında beyaz yakalı bir genç var, yeşil yakalı kalkınma modelinin güzel bir örneği. Çiftlikte herkes sigortalı. “Bir çocuk büyütmek için bir köy lazım” diyen Afrika atasözünü anımsayarak, kırda kalkınmanın şehirleri kıskandıracak köylerle mümkün olduğunu yeniden anladım. Sığır dağıtarak, mazot desteği vererek gençleri köye gönderme motivasyonu çöktü çökecek. Yeni bir yol bulmalı.

Kapatın köylerin ışıklarını

 TOKİ 5 yıllığına gençlere bedelsiz tahsil edilecek evler yapsa, bilişim şirketleri onları home ofise çevirse, ülkenin en önemli kahve zinciri köyün ortasına kafe açsa. Gençler, köylünün dijital geçişini sağlasa, tarıma değer katsa, uygar köyler kursak. Gastronomi festivallerinde israf ettiğimiz kaynakla koca bir gelecek inşa edilebilir, yoksa kapatın köylerin ışıklarını.

Fao’dan ‘Dijital Köyler’

Fao, Dijital Köyler projesi için Boyalı köyünde bir çalıştay yaptı, amaç “akıllı, yeşil, dijital bağlantıları yüksek köyler oluşturmak, tarımsal verimliliği artırmak.” 

Organik çaydan vazgeçiyoruz

Çay fiyatları tartışıla dursun organik çayla ilgili gelişmeler can sıkıcı. Organik çayın fiyatı ilk yıllarda diğer çayın iki katı açıklanırken yıllar içinde giderek düştü.

Bu yıl organik çayın fiyatı diğeriyle aynı belirlendi, destek dönüm başına verilecek, kısmen sorunlu bir uygulama. Kâğıtta çay arazisi var ama gerçekte çay üretmeyenler, çaylığına iyi bakmayanlar ödüllendirilirken çayıyla ilgilenen, arazisi düşük yazdırılanlar, organik gübre kullananlar gelir kaybı yaşayacak. Muhtemel amaç organikten vazgeçmek, vazgeçirmek.

Serin havalar karpuzu vurdu

 Havaların soğuk gitmesi karpuz satışlarını düşürüyor, ısındığında karpuz mevsimi geçiyor, kiraz, kavun, erik pek çok meyve sebzenin kaderi iklim kaynaklı değişen beslenme kültürüne gebe.

Anne tarifine ceza

Gıda güvenliği “anne tarifi/fabrika tarifi” arasına sıkışmış, sosyal medya hurafelerine endeksli. “Gıda hijyeni /soğuk zincirin” ne demek olduğunu bilmeyenlerin sansasyonel bilgileriyle örülü sosyal medya, beslenme kültürünü maniple ediyor. Ticaret Bakanlığı’nın “anne eli” ve benzeri ibareli reklam yapan 110 vakaya 13 milyon 744 bin 459 lira idari para cezası önemli ancak caydırıcılıktan uzak.

Sadece “anne eli değenler” değil “taş değirmenlerde öğütülenler, genetiği değiştirilmedi türünden” kullanımlar Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği’ne uymasa da kullanılmaya devam ediyor. Anne eli değmeden fabrikada üretilenler, taş değirmende öğütülmeyenler sağlıksızmış algısı yaratılıyor.

Anne eli değmeyen ticarete haksızlık

 “Anne, anane” kavramları duygu zaaflarımızdan sızıp fikri karanlıklar/kaygı yaratıyor. İnsanlar faydalı aşılara tepkili, gereksiz gıda takviyelerine servet harcıyor. Bilim, ortak paydasından uzaklaştıkça karmaşık hayatı okuyamıyor, muhakeme edemiyoruz. Ezcümle; fikri dünyamız hakikatten ziyade retorik manevralarla örülü. Dezenformasyon silahı beslenme kültürünü çökertmek üzere. Optimize edilmiş “antik sevicilik, kadim bilgi hayranlığı” bilimin önündeki en büyük engel. Binlerce yanlış beslenme bilgisine maruz bıraktığımız beynimiz gün sonunda saplantılı beslenme konsantrasyonuyla paramparça, giderek işlevsizleşiyor, vay halimize.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar