Çiğ süt fiyatına TÜSEDAD'tan tepki: "Süt üreticisi uçuruma yuvarlandı"
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Müslüm Doğru, Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklanan 18,35 çiğ süt fiyatına, “üreticinin uçuruma yuvarlanışı ve ölüm fermanı” değerlendirmesini yaptı. 2025’in ilk yedi ayındaki yüzde 7’lik fiyat artışı için, “üretici büyük bir isyanda ve çıkmazda. Fiyat üreticimizin canını çok acıtıyor, devletimiz TİP sözleşmelere uyumu bile sağlayamamışken üzerine bir de süte sadece yüzde 7 zam vermek, üreticimizi adeta uçuruma yuvarlamıştır” diyerek uzun vadeli risklere dikkat çekiyor.
Bir yaz geçti ömrümüzden bir salkım kiraz yiyemeden, bir bardak süt içemeden
Bu yılda kiraz yemeyelim, bir bardak sütün hesabını mı yapıyorsunuz diyebilirsiniz. Konu sütten fazlası “süt içtim dilim yandı” diyen memleketimin güzel insanları etliye sütlüye karışmadan geçirdiği bir ömrün hebayla dolu sonuçlarını deneyimliyor, keşkelerle hayıflanıyor.
“Ulusal Süt Konseyi Komisyonuna TÜSEDAD’ın dâhil edilmeli”
Doğru, sütle ilgili alınması gereken önlemleri sıralıyor. “Tarım Orman Bakanlığı acil devreye girmeli, USK acil fiyat düzenlemesi yapmalı. Süt primi baz miktarı 2 TL olmalı, Ocak-Haziran arası birikmiş tüm hayvancılık destekleri ödenmeli, Ziraat Bankası kredi baremlerini güncellemeli, hayvancılık kredileri üst limitleri yükseltilmeli.”
İnekler kesime gidecek
Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru’ya göre de, “Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklanan çiğ süt alım fiyatı küçük aile işletmelerinin işi bırakmasına, ineklerini kesime göndermelerine, büyük işletmelerin hayvan sayılarını küçülterek üretimlerini düşürmelerine sebep olacak. Eylül ayı sonuna kadar geçerli olacak bu fiyatla yaklaşık 9 aylık bir süre için %6.99 fiyat artışı yapılmış oldu” diyerek. “Türkiye’deki mevcut ekonomik şartlarda, 9 aylık sürede bu kadarlık artış normal mi? USK’yı kurulduğu günden beri yöneten sanayici temsilcileri bu artışı adil bulmakta mı? Bu fiyatla ineklerin kesilmesi sonucu çiğ sütü nereden bulacaklar? Gibi soruları sıralıyor.
Analar taş yesin, yarımşardan beş yesin
Birkaç da benim sorum var. Çocuklarına bir bardak süt içiremeyen annelerin yüreklerindeki sızının, beslenemeyen çocukların hayattan kopuşunun, yüzlerce iş kolunu ilgilendiren devasa süt endüstrisinin yok oluşunun vebalini verebilecek miyiz? Ya da “kıtlık olur analar aç kalmaz” bu da geçer mi diyeceğiz.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından son yıllarda yapılan bunca proje, desteğe, özverili çaba ve çalışmaya rağmen, sütte yaşananlar “destekleri, stratejileri, yöntemleri” sorgulatıyor. Topluma, ticarete sinen etik dışı hamleler uzun vadede her türden olumlu, iyi niyetli çabaya rağmen hayatın her alanında sistem üzerinde kalıcı arazlara neden oluyor.
Doğru, “bu kararın altında imzası olanlar ve buna müdahale etmeyip, sesini çıkartmayan ve seyirci kalanlar hayvancılık sektörünün göreceği kötü günlerden sorumludur” diyor.
Annelerin gözünün feri gidiyor, mevzu bir bardak süt değil, ömrümüzden gidenler
Çocuklar süt içemeden, yumurta yiyemeden, şeftalinin tadına bakamadan günler geçiriyor. Bu yıl da içmeyiverin denildiğinde konu ekonomiden çıkıp toplumsal kaygıya dönüşüyor. Süt püripak eder çocukların geleceğini, mahrum bıraktığınızda bir toplumu, sadece gıda değil fırsatlara erişim hakkı da aç kalır.
Yazlık gazoz, sinema, dondurma yok
Siz hiç asgari ücretle azami mutlu eden bir kahvaltı hazırladınız mı? Süt, yumurta, ekmek, domates 31 gün boyunca 4 kişilik ailenin kahvaltısı asgariden ücretten çok daha fazlası, öğlen, akşam yemeği ikinci bir vakte kadar yok. Her yokluk yoksunluk, kaygı ve endişeyi besliyor, geleceğin hüznü yıkıcı olabilir.
Velhasıl, bir bardak süt devlettir, umut ve güvendir. Mesele kati suretle ekonomik değil strateji, sistem ve güven. Türkiye kınalı kuzularını, sütünü, etini kaybediyor en çok da yoksunluğa maruz bırakılanların etinden lime lime umut gidiyor.