Çin’in Türkiye ve dünya ekonomisine etkileri: Geçmişten günümüze analitik bir inceleme

Çin Halk Cumhuriyeti, 20. yüzyı­lın son çeyreğinden itibaren uy­guladığı dışa açılma ve reform politi­kalarıyla sadece kendi iç dinamikle­rini dönüştürmekle kalmamış, aynı zamanda küresel ekonomik yapının temel aktörlerinden biri haline gel­miştir.

1978’de Deng Xiaoping’in li­derliğinde başlatılan ekonomik re­formlar, Çin’in ucuz iş gücü, yüksek üretim kapasitesi ve ihracata dayalı büyüme modeliyle küresel tedarik zincirlerinin merkezine yerleşme­sini sağladı. 2025 yılına gelindiğin­de Çin, hem üretim gücü hem yatı­rım kapasitesi hem de siyasi etkisiy­le dünya ekonomisini şekillendiren başlıca ülkelerden biri olmuştur

1 Çin ekonomisinin gelişimi: Rakamlarla tarihsel süreç

GSYİH büyüklüğü ve sırala­ma (IMF, Dünya Bankası verileri):

Çin’in hızlı büyümesi, yalnızca iç tüketim ve üretime değil; küresel ti­carete, doğrudan yatırımlara ve stra­tejik teknoloji geliştirme politikala­rına dayanır.

Çin’in küresel ekonomideki yük­selişi: Rakamlarla gelişim

GSYİH Verileri (IMF, 2025):

1980: 191 milyar dolar (küresel GS­YİH’nin %2’si)

2000: 1,2 trilyon dolar

2010: 6,1 trilyon dolar

2024: 17,8 trilyon dolar

2025 tahmini: 18,6 trilyon dolar (küresel GSYİH’nin %17,5’i)

Dış ticaret etkisi:

2024 ihracat hacmi: 3,6 trilyon do­lar (dünyanın en büyük ihracatçısı)

2024 ithalat hacmi: 2,6 trilyon do­lar Çin’in başlıca ihracat kalemleri: elektronik, makine, çelik, nadir ele­mentler, güneş paneli ve batarya tek­nolojileri.

2 Küresel ekonomideki etkileri A. Dış ticaretin merkezi:

Çin, 2009’dan bu yana dünyanın en büyük ihracatçısıdır. 2024 itibarıyla ihracat hacmi 3,6 trilyon doları, ithalatı ise 2,6 trilyon doları aşmıştır. Başlı­ca ihracat ürünleri: elektronik, telekomünikasyon ekipman­ları, makine ve güneş panel­leridir.

Küresel tedarik zinciri bağımlılığı:

Apple, Tesla, Samsung gibi dev firmaların üretim üsleri Çin’dedir.

Küresel akıllı telefonların %70’inden fazlası Çin’de monte edilmektedir.

2024’te dünya lityum-iyon pil üretiminin %78’i Çin kaynaklıdır.

Hammadde ve emtia tüketimi:

Çin’in hammadde talebi, küresel fiyatları doğrudan etkiler:

3 Kuşak ve yol girişimi (BRI) ve yatırım stratejileri

2013’te başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi (Belt and Road Initiative), Çin’in küresel ticaret yolları üze­rindeki etkisini artırmıştır.

2025’e kadar 150’den fazla ülkey­le anlaşma yapıldı.

Toplam yatırım tutarı 1,1 trilyon dolar.

260 liman, demiryolu ve enerji altyapı projesine doğrudan yatırım sağlandı.

Özellikle Afrika, Orta Asya ve Bal­kanlar’da Çin etkisi belirginleşti.

4 Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri

Dış ticaret dengesi (TÜİK ve­rileri):

Bu denge, Türkiye’nin Çin ile iliş­kilerinde yapısal sorunların devam ettiğini gösteriyor. Çin’den gelen ucuz ürünler yerli üretimi zorlaya­bilirken; teknoloji, makine ve yeni­lenebilir enerji ekipmanlarında Çin ithalatına bağımlılık artmaktadır.

Çin yatırımları ve finansal etkileşim:

2025’e kadar Çinli firmalar Tür­kiye’de 6,4 milyar dolar doğrudan yatırım gerçekleştirdi.

Çin Kalkınma Bankası ve ICBC, enerji ve altyapı alanlarında Türki­ye’ye toplam 2,2 milyar dolar kredi sağladı.

Marmaray ve Edirne-Kars demir­yolu gibi projelerde Çinli mühen­dislik firmaları aktif rol aldı.

Stratejik işbirliği alanları:

Enerji: Çin menşeli firmalar Tür­kiye’nin güneş enerjisi yatırımla­rında aktif.

Lojistik: Türkiye, Çin-Avrupa Demiryolu (Orta Koridor) güzergâ­hında kilit ülkelerden biri.

Finans: Dijital yuan ve yerel para birimiyle ticaret konuları gündem­de.

5- Riskler ve fırsatlar: Analitik değerlendirme

Riskler:

1-Ticaret açığı bağımlılığı: Çin’in yüksek üretim kapasitesi, Türkiye gibi gelişmekte olan ülke­lerde sanayi baskısı yaratıyor.

2-Teknolojik bağımlılık: Güneş paneli, batarya ve çip gibi stratejik ürünlerde Çin’e bağımlılık riski.

3-Jeopolitik gerilimler: ABD-Çin rekabetinde pozisyon almak, ekonomik açıdan Türkiye’yi zorla­yabilir.

Fırsatlar:

1-Teknoloji transferi: Çin’in ulaşılabilir maliyetli teknolojileri, Türkiye’nin yeşil dönüşümünü hız­landırabilir.

2-İhracat potansiyeli: Gıda, mermer, madencilik gibi sektörler­de Çin pazarı hedeflenebilir.
Kalkınma kredileri: Çin Eximbank ve AIIB gibi kuruluşlar­dan uygun faizli altyapı finansmanı alınabilir.

3-Turizm ve kültürel etkile­şim: 2024’te Türkiye’yi ziyaret eden Çinli turist sayısı: 480.000 ki­şi olmuştur.

6-Geleceğe bakış ve politik öneriler

Çin’in küresel ekonomik sistem­deki ağırlığı, orta vadede daha da artması muhtemel bir güçtür. An­cak Çin’le ekonomik ilişkilerin sağ­lıklı yönetilebilmesi için Türki­ye’nin:

Ticaret açığını azaltmaya yönelik sektörel ihracat stratejileri geliştir­mesi,

Çinli yatırımların yerli üretimi destekleyecek şekilde yönlendiril­mesi,

Teknolojik bağımlılığı azaltacak yerli Ar-Ge ve üretim kapasitesini artırması

gerekmektedir.

Ayrıca çok taraflı dengeler çerçe­vesinde, Çin’le ilişkilere jeopolitik duyarlılık ve ekonomik çeşitlilik il­kesi ile yaklaşılması, ekonomik ka­zançları artırırken riskleri azaltma­nın yolu olacaktır.

Çin, 2025 itibarıyla yalnızca bir üretim devi değil; aynı zamanda sermaye, teknoloji ve politika ih­racatçısı olarak küresel ekonomide çok yönlü bir güçtür. Türkiye açı­sından bu durum hem büyük bir fır­sat hem de ciddi bir meydan okuma­dır. Dengeli, stratejik ve uzun vade­li politikalarla bu ilişkiden kazançlı çıkmak mümkündür.

Son söz: “Biz hem kurtların doy­masını, hem de koyunların sağ kal­masını istiyoruz”Lev Tolstoy

Yazara Ait Diğer Yazılar