Daha büyük domates, daha az besin, iklim felaketinin gizli maliyeti

İklim değişikliği, gı­daların boyutunu bü­yütürken verimi, ka­liteyi, besin değerini düşürüyor, besin mad­delerinin sentezini ve depolanmasını azal­tıyor.

Nature Climate Change dergisinde ya­yımlanan bir çalışma, atmosferdeki CO₂ se­viyelerinin artmasının buğday, pirinç, baklagiller ve bazı tarım ürünlerinde protein, demir ve çinko oranlarını %3 ile %17 ara­sında düşürdüğünü ortaya koy­du. Marul, lahana, ıspanak gibi bitkiler de yüksek sıcaklıkta da­ha hızlı büyürken mineral, pro­tein, antioksidan oran değerleri düşüyor.

Besin Shrinkflation’ı, sofrada gizli kayıp

ABD’li komedyen Art Bu­chwald’ın dünyaya armağan et­tiği “shrinkflation” kavramı, pa­ketlerin küçülüp fiyatların ay­nı kalması anlamına geliyor. Komedyen 1969’da The Washin­gton Post’a yazdığı makalede ko­nuyu “paketlenmiş enflasyon” olarak açıklamış, kapitalizmin cin fikirli marketing maharetle­rini anlatmıştı.

Nur topu gibi sağlıksız bir enflasyonumuz oldu

Herhangi bir ürünün fiyatını artırmadan gramajında değişik­lik yapmak, enflasyona karşı bü­yüyen halk tepkisini önlemenin akıllıca yolu. Türkiye’de Mahfi Eğilmez hocamdan sıkça duydu­ğumuz kavramın yanında bir de “skimplasyon” var. O da, şirket­lerin sundukları servisin kalite­sini düşürdükleri durumu anlat­mak için kullanılıyor. Eğilmez hocanın “daha ne olsun ki” gön­dermesine ithafen hocam bir de “gıdalardaki azalan besin değe­ri kaynaklı gizli gıda enflasyo­nu” var diyerek nur topu gibi bir enflasyondan bahsetmek iste­rim. Nur topu dediğime bakma­yın gizli besinsizlik nur topu gibi doğacak bebekleri de risk altında bırakıyor. Ne olduğunu anlatır­sam Mahfi hocamın doğru kavra­mı bulacağına inanıyorum.

Daha pahalıya daha kötü besleniyoruz

Mevzuyu daha açık anlatmak gerekirse, 50 yıl önce 100 gram domateste 3,8 gram protein, 1,2 gram lif vardı. Bugün aynı bü­yüklükteki bazı domatesler iklim kaynaklı nedenlerden ötürü sade­ce 1,8 gram protein ve 0,2 gram lif içeriyor. Kalori aynı, ancak gıda­nın “değerini” oluşturan mikro ve makro besinler yarı yarıya erimiş durumda. Ekonomistler fiyat eti­ketine, tıp dünyası ise besin değe­rine bakıyor. Mesele “kaç kilo al­dığımız değil” “ne kadar besin de­ğeri satın aldığımızla” ilgili. Aynı para ile daha boş, daha fakir, daha değersiz bir domates yiyoruz. So­nuç “gizli zam, gizli enflasyon.”

Sessiz kriz, gizli sağlık maliyeti, bilimsel kayıplar

FAO’ya göre, “mikro besin açı­ğı” her yıl küresel ekonomiyi 3 trilyon dolarlık üretkenlik kaybı­na uğratıyor.

Besin değeri fakirleşen gıda­lar, çocukların beyin gelişimin­den yetişkinlerin iş verimliliği­ne kadar toplumsal üretim gü­cünü sessizce kemiriyor. Besin değerlerindeki düşüşler, market kasasında değil, hastane fatura­larında, gelişmişlik düzeyindeki düşüş ve inovasyon eksikliğiyle karşımıza çıkıyor. Harvard Scho­ol of Public Health’e göre “CO2 kaynaklı besin yoğunluğu kay­bı, 2050’ye kadar 150 milyondan fazla insanı çinko ve demir eksik­liğiyle yüz yüze bırakacak.” Sağ­lık harcamalarına yansıması mil­yarlarca dolar.

Karbon kafalı çocuklar, geleceğin çalınmış zekâsı

Bilim, besin değeri düşük aynı miktardaki gıdayla beslenen ço­cuklar için “karbon kafalı çocuk­lar” kavramını kullanıyor. Çocuk­lar aynı miktarda ekmek yeseler de protein oranı düşük olunca, daha az protein, daha az mine­ral alıyor. (100 gram ekmekten 12 gram protein yerine 10 gram pro­tein alıyor) Matematikte, fizikte, hayat okulunda sınıfta kalıyor.

Lancet, “Çocukluk çağında ye­tersiz beslenmenin küresel eko­nomiye maliyeti yılda 1,4 trilyon dolar.”

Lancet’te yayımlanan bir çalış­maya göre, “çocuklardaki, yetersiz beslenme, bilişsel gelişimde geri­lik, okul başarısında düşüş, top­lumsal ölçekte bilim ve inovasyon üretme kapasitesinde zayıflamaya neden oluyor.” Dünya Bankası’nın bir araştırmasına göre, Mısır ve Fas’ta doğan çocukların erken yaşta kuraklığa maruz kalmala­rı “düşük eğitim oranı, boy kısa­lığı, erken evlilik, okuma yazma oranında düşüş ve ortaokulu biti­rememe gibi GSYİH’yı düşürücü sosyoekonomik çıktıları var.

Mikrobesin eksikliğinin küresel ekonomiye maliyeti 3,5 trilyon dolar

FAO’nun verilerine göre, ye­tersiz beslenme ve mikrobesin eksikliği küresel GSYİH’yı yüz­de 1,4 düşürüyor. Fao’nun Hazi­ran ayı Gıda Güvenliği raporuna göre, “gıda enflasyonu, 161 ülke­de genel enflasyonun daha üze­rinde. Gıdaya erişim azaldıkça, yetersiz beslenme çoğaldıkça bi­reylerin bilime, ekonomiye, gele­ceğe katkısı düşüyor. Soruların en alası “Türkiye Yüzyılı’nı” kim besleyecek.

Türkiye’nin su arzındaki yüz­de 10’luk düşüş GSYİH’da yüzde 6 kayba neden olabilir

Dünya Bankası raporuna göre, “gelişmekte olan ülkelerde orta şiddetteki kuraklık GSYİH büyü­mesini yüzde 0,39 puan, şiddetli kuraklık yüzde 0,85 puan düşü­rüyor. Türkiye yüksek riskli ülke­lerden.” Rakamların söyledikleri çarpıcı. Avrupa Merkez Bankası verilerine göre, “kuraklık AB’nin ekonomik çıktısının yüzde 15’ini yok edebilir. Yönetim Kuru­lu Üyesi Frank Elderson’a göre, “kuraklık, katma değer perspek­tifinden en kritik kayıp.”

Kenya’da kuraklık öncesi bü­yüme yüzde 7’lerdeyken kuraklık sonrasında yüzde 1,5 seviyesine geriledi, enflasyon yüzde 26 oldu.

Tahıllarla beslenen yoksul ülkeleri bekleyen sağlık riski

Uzmanlara göre, tahıllarla bes­lenen düşük gelirli ülkelerde, beslenmenin sağlık yükünün ar­tacağı öngörülüyor.

Velhasıl eğitimde başarısız­lık, iş gücünde düşük verimlilik, inovasyonda kayıplar. Kasada gö­rünmeyen, laboratuvarda ölçü­len, geleceği yoksullaştıran gıda­da gizli kalite enflasyonu. Türki­ye’nin bilinmeyen, ölçülmeyen, adını Mahfi hocamın koyacağı derin krizi. Benden söylemesi.

Yazara Ait Diğer Yazılar