Dış ticaret yapısı Türkiye ekonomisinin başarı göstergesidir

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist sevket.sayilgan@dunya.com

Türkiye ekonomisi yapısal olarak tasarruf yatırım dengesi açık veren dolayısıyla da dış finansmana ihtiyaç duyan bir yapıdadır. Bu yapının temelinde dış ticaret dengesinin getirmiş olduğu etki de belirleyicidir. Tarihsel perspektife baktığımızda sanayi devrimini yakalayamamış, dolayısıyla yaşadığımız dönemde de bilgi toplumu sürecini yakalamaya çalışan bu çaba beraberinde bazı komplikasyonları da doğal olarak getirmektedir.

Bunların başında da dış ticaret açığı gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, gelişmiş ekonomi seviyesine ulaşmayı amaç edinen bir ülkenin bunu gerçekleştirmek için eğer doğal kaynakları yoksa üretim sürecini çalıştırmalı ve özellikle katma değerli üretim modelini güçlendirmelidir. Bu modelde ihracat hedefli olmalıdır. Ancak bu süreç temel bazı yapıları da gerektirir.

 Örneğin Ar-Ge yapısı, yetişmiş insan gücü, marka değeri, teknolojik kullanım vb. Özellikle bizdeki emek avantajı fırsatı ile yapılacak tüm faaliyetler değişken ve dış konjonktüre duyarlıdır. Bu durumda sürdürülebilir ve istikrarlı bir ekonomik yapıyı kurmamızı engellemektedir. Son açıklanan dış ticaret verileri de bu konuda bize dikkat çekmektedir.

Özellikle şu 3 yapısal konu çözülmeden de dış ticaretin ekonomi de lokomotif olma imkânı da olmayacaktır: İhracat yapmak için ithalat yapma zorunluluğu Ekonomideki büyümenin cari açık yaratması Açığın finansmanının dış kaynağa bağımlı olması Bu 3 yapısal süreci mevcut iktidarın özellikle 2024 sonrası dönemde çözmesi ülke istikrarı açısından büyük önem taşımaktadır.

Son açıklanan dış ticaret verilerine göre Ortodoks politikaların etkisini tam görememekteyiz. Beklenti dış ticaret açığının özellikle ithalat kaynaklı azalması yönüyle olması iken, dış ticaret açığı büyümekte ve özellikle ihracat azalışı ile büyümekte olduğudur. Bu yapının önümüzdeki aylarda değişmesini beklemekteyiz.

 Dış ticaret – Türkiye ekonomisi ilişkisi Türkiye, dünya genelinde önde gelen ticaret merkezlerinden biridir. Ülkenin coğrafi konumu, doğal kaynakları ve gelişmiş sanayisi, dış ticaret konusunda avantaj sağlamaktadır. Türkiye›- nin dış ticaret hacmi, son yıllarda önemli bir artış göstermiştir.

Türkiye, dünya ticaret hacminin yaklaşık %1,5›ini oluşturarak, küresel ekonominin bir parçası haline gelmiştir. Türkiye’nin en büyük ticaret ortakları arasında Avrupa Birliği (AB), Rusya, Çin, ABD ve Ortadoğu ülkeleri yer almaktadır.

AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağıdır ve Türkiye için önemli bir pazar oluşturmaktadır. Türkiye, AB ülkelerine ihracatını artırarak, dış ticaret hacmini olumlu yönde etkilemeyi hedeflemektedir. Türkiye’nin küresel ticarette önemli bir yere sahip olmasının nedenleri arasında, ülkenin üretim kapasitesinin yüksek olması ve sanayi sektörünün gelişmiş olması yer almaktadır.

Türkiye, elektronik, otomotiv, makine, tekstil ve gıda gibi sektörlerde başarılı bir şekilde faaliyet göstermektedir. Türkiye, ihracatta da bu sektörlerdeki ürünlerini öne çıkarmaktadır. Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve dış ticaret hacmi arttıkça, ülkede yeni iş fırsatları ve yatırım imkânları da ortaya çıkmaktadır.

 Türkiye, dış ticaret konusunda açık bir ekonomi politikası benimsemiştir ve ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlayacak yatırımları teşvik etmektedir. Sonuç olarak, Türkiye’nin dışticaret konusunda yüksek bir potansiyeli bulunmaktadır. Ülke, gelişmiş sanayisi, konumu ve doğal kaynakları ile küresel ekonomide önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkı sağlayacak yatırımların devam etmesi ve ihracatın artırılması, ülkenin dış ticaret hacmini daha da artıracak ve Büyümenin motoru olacaktır. Ancak bunun gerçekleşmesi yukarıda belirttiğim yapısal dönüşüm ile mümkün olur.

Son Söz: Büyük dönüşümler reformist değil, radikaldir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar