Elektrikli araç piyasasında duraklama dönemi

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ ozgur.hatipoglu@dunya.com

Son senelerde yapay zeka, mikro çip, yazılım, siber güvenlik gibi bilişimle ilgili sektörler haricinde en dikkat çeken büyüme elektrikli araç piyasasında oluyor.

Fazla değil, bundan 3 ya da 4 sene önce gerek Avrupa, gerek ABD, gerekse Asya pazarlarında elektrikli araç satışları toplam otomotiv pazarının sadece %2-3 kadarını oluştururken bu gün Asya ve Avrupa’da elektrikli araç satışları tüm piyasanın sırası ile %38 ve % 28’ini oluşturur hale geldi. Bunlardan başka en büyük otomotiv pazarının olduğu ABD ve Hindistan’da ise büyüme yine dikkate değer olsa da Asya ve Avrupa’daki kadar güçlü değil.

Bu iki ülkede de elektrikli araç satışları toplamın yaklaşık %10 kadarını oluşturuyor. Petrolünün neredeyse hepsini ithal eden Japonya’da ise düşünülenin aksine elektrikli araç satışları can çekişiyor, sadece %3 civarında.

İlginç bir şekilde Honda gibi çok satan, hatta dünyada en fazla araç satan Toyota gibi otomotiv devlerinin elektrikli araç piyasasında büyüme yarışına dahil olmadıklarını görüyoruz. Hatta Ford’un ABD satışlarında bile aslan payını daha çok içten yanmalı pick-up kamyonetlerin aldığını görüyoruz.

ABD’de California gibi zengin eyaletlerde elektrikli araçların trafikte önemli bir yer tutmasına ve otobanlarda hızlı gitme şeridini öncelikli olarak kullanma hakkına sahip olmalarına rağmen, ülke genelinde satışların neden Avrupa’ya göre nispeten daha az pay aldığını şöyle açıklayabilirim; bildiğiniz üzere ABD oldukça geniş bir coğrafya üzerine kurulmuş bir ülke ve zaman zaman, genellikle iç bölgelerde seyehat ederken bir benzin istasyonuna bile rastlayamıyorsunuz, bırakın şarj istasyonunu.

Bu nedenle ABD’de şehirleşmiş bölgeler hariç zaten elektrikli araç talebinin çok fazla artmasını beklemek hata olur. Kaldı ki yıllardır oturmuş bir büyük ve güçlü araç kullanma kültürü var yenmeniz gereken.

Bu nedenle ABD hala içten yanmalı motorlu araçlarla ana pazar payını geleneksel motorlara veriyor. Ford gibi, Cadillac gibi elektrikli araç üretimini sadece 1-2 modelle sınırlayan ve bunu da mahalle baskısıyla yapan markalar bu yarışta geride kalıyorlar gibi görünseler de aslında bu yeni teknolojiye yatırım yapıp sermaye harcayan rakiplerine göre bir avantaj yakalıyorlar.

Çünkü diğerleri yatırım ve ARGE harcamaları nedeniyle karlılıklarının ilk etapta negatif etkilenmesine neden olurken, bu harcamalara katlanmayarak geleneksel içten yanmalı motorlu araba üretenler kar marjlarını göreceli olarak maksimize etmiş olacaklar ve bir süre daha gemiyi “hızlıca” yüzdürecekler. Muhtemelen Toyota ve Honda’yı da bu gemide göreceğiz.

Hatta öyle ki Toyota’nın birkaç seneye hidrojen yakıtlı arabasını piyasa süreceği konuşulurken en son yaptıkları açıklamada bu projede perakende küçük araç kısmını durduklarını söylediler. Sebep olarak da hidrojeni bir yakıt olarak depolamanın maliyetlerinin beklenenin çok üzerinde olduğunu paylaştılar.

Aslında bu da yukarıda bahsettiğim maliyet konusunun şirketler tarafında gerçekten büyük bir endişe konusu olduğunu ve gerektiğinde teknolojik ilerlemenin bile önüne geçebileceğini gösteriyor. Sonuç olarak 2020 öncesinde çiçeklerin açacağını düşündüğüm elektrikli araç piyasasında beklediklerim aslında tam olarak oldu. Hatta öyle ki – ülkemizde hissedilmese bile – firmalar Pazar payı kapmak uğruna ciddi oranda fiyat kırdılar ve devam ediyorlar.

Ancak bahar ne kadar uzun sürecek ve bu çiçek bahçesi ne kadar uzun yaşayacak artık şüphelerim var çünkü her ürün için dünyanın en büyük pazarlarından birisi olan ABD şimdilik içten yanmalı motorlu araçlarda kalmayı seçmiş durumda. Belki bir süreliğine çiçek bahçesinin renkleri solabilir. Elektrikli araç hisselerine yatırım yapanlara duyurulur.

Yatırım piyasasında fon akımı

Piyasalara dokunmadan olmaz… geçtiğimiz haftaki önemli ABD verileri öncesinde piyasadaki büyük oyuncular sektör hisseleri taşıyan borsa yatırım fonlarından çıkarak daha geniş anlamda iyimser senaryoya yönelik olarak ana endeksleri replike eden EYF’lere giriş yapmış.

Bu davranışın altında genellikle piyasa oyuncularının hangi sektörün iyi gideceğini bilmemeleri yatar. Ayrıca nasıl olsa piyasa yükselecekse fon yönetim ücreti daha düşük olan ve pasif fon tabir edilen, ana endeksleri takip eden fonlar daha ucuz bir yatırım şeklidir ve bu nedenle özel bir beklenti yoksa beynelmilel bir rallide bu tür fonlar tercih edilir.

Ayrıca tahvil/bono portföyü olan fonlara da önemli miktarda para girişi oldu. Bunun nedeni ise artık daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere Fed’in artış döngüsünün sonuna gelmesi ve enflasyon beklentilerinin geri gelmeye başlaması. Büyük ihtimalle bundan sonraki aylarda da bu sürecin devam ettiğini göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Haftanın heyecanları 09 Nisan 2024
Kafalar hala karışık 27 Şubat 2024