En pahalı saat en iyisi demek değil
Sirkeci’deki 136 yıllık saatçi Tevfik Aydın Saat’in üçüncü kuşak sahibi Ömer Faruk Aydın’la buluştuk, saatçiliğin dününü, bugününü ve lüks saat satın almanın inceliklerini konuştuk.
Sirkeci, İstanbul’da ticaretinin kalbinin attığı yerlerin başında gelir. Bu bölge, saat severler açısından da ayrı bir önem taşır. Eski kıymetli saatçileri ve saat tamircilerini bu bölgede bulmak mümkün. İşte bunların başında gelen ve kuruluşu 1889 yılına dayanan Tevfik Aydın Saat’in üçüncü kuşak temsilcisi Ömer Fatih Aydın'la buluştuk. Aydın’la saatçilik dünyasının dününü ve bugününü konuştuk.

Ömer Fatih Aydın, adeta yaşayan bir saat hazinesi. Lisans eğitimini Amerika'da yapmış. Şirketi kuran büyük dedesi Kabazade Mehmet Nuri, 1889 yılında Trabzon'da sorgu hakimliğinin yanısıra ikinci bir iş olarak ticarete atılmış. Daha sonra şirketin, Türkiye'nin ticaret merkezi olan İstanbul'a taşınması ile birlikte büyük bir marka doğmuş. İşte Aydın da bu neslin önemli temsilcisi.
Tevfik Aydın, Türkiye’de 50 yılı aşkın farklı markaların mümessilliğini yapan, müşteriyle iyi iletişim kurmayı esas edinilen bir marka. Ömer Fatih Aydın da hâlâ tezgahta duran, müşterileriyle ilgilenen bir patron. Mağazada 4’üncü nesli de kızı Canan Önder temsil ediyor.

Aydın, dedesi Mehmet Nuri’nin felsefesinin “Biz saat satmayız, müşteri satın alır” olduğunu anlatıyor. Geçmiş dönemde kurulan ilişkiler, müşterilerin göstermiş olduğu ilgi böyle bir söylemin gelişmesine neden olmuş.
Kendilerine çok fazla baba yadigarı saatin geldiğini belirten Aydın, müşteriler “Aman bu saat babamdan kaldı, çok önemli” dediğinde onlara şöyle cevap verdiğini söylüyor: “Ben de bu şirketin bana dedemden kaldığını, o yüzden de bize güvenebileceklerini belirtiyorum. Yani müşteriyle aramızda kalıcı bir iletişim olmasını ve onlara güvenilir bir hizmet sunmak istiyorum.”

Kendisine dededen kalma saatlerini soruyorum, “Olmaz mı” diyor, “Keşke daha çok olsaydı” diye de ekliyor. Son yıllarda özellikle “kuşak saati" diye adlandırılan cep saatlerine olan ilginin çok yüksek olduğunu söylüyor.
"İşin temelinde iyi mekanizma yatıyor"
Ömer Fatih Aydın, kuşaklar boyu gelen tecrübesine dayanarak saat alımında dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle anlatıyor:
“Müşterinin gözünde iyi saat pahalı saattir. Biz de bunun aslında öyle olmadığını, işin temelinde iyi mekanizmanın yattığını ve iyi mekanizmalı saatin iyi saat olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Yani en pahalı saat her zaman en iyisi demek değil.”
Aydın, müşterilerin özellikle kendi bileğinde saatlere olan ilgisinden de bahsediyor. Çok sayıda saatini müşterilerinin isteklerini kırmamak için verdiğini anlatan Aydın, “Dolayısıyla kendi koleksiyonumdan pek çok parçayı bu şekilde satmak zorunda kaldım” diyor.
Eskiye göre saat bilgisinin arttığına dikkat çeken Aydın, artık müşterinin çok bilinçli olduğunu, daha gelmeden tüm saatleri araştırdığını, hatta kendilerini de yönlendirdiğini aktarıyor. Aydın, “Eskiden durum şöyleydi: Eğer o saatin istenen rengi yoksa başka bir saate yönlendiriyorduk ya da bir başka marka öneriyorduk. Şimdi ise müşteriler tamamen marka, model odaklı geliyor ve eskiye kıyasla çok bilgili oluyor” diyor.

Trump’ın ek vergileri fiyatları etkiledi
Aydın, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsviçre saatlerine ve İsviçre'den gelen ithal ürünlere koymuş olduğu yüzde 39 ek verginin saatçilik sektörü açısından oldukça sıkıntı yarattığını söylüyor. Fiyatların yavaş yavaş daha da artabileceğine dikkat çekiyor.
Aydın ile temsilciliklerini yaptıkları Nomos Glashutte markası ve Alman saatçiliği hakkında da konuşuyoruz. Lange Söhne markasının Patek Philippe’ten daha üstün olduğunu düşündüğünü söyleyen Aydın, Alman saatlerinin özellikle mühendislik ve mekanizma bakımından muhteşem olduğunu vurguluyor.
Aydın, İsviçre’deki fabrikaları gezerken her zaman saatleri üreten makinelere odaklandığını ve bu makinelerin büyük çoğunluğunun Almanya'da üretildiğini söylüyor.