Fırsatçı/endişe/panik enflasyonu

TÜİK nisan ayı gıda enflasyonu yüz­de 36,09, ENAG yüzde 73,88 arada­ki fark Türkiye’nin halet-i ruhiye­si, yarısı gerçek yarısı spekülatif. İçinde, “artan personel maliyetlerini çıkarmaya çalışan perakendenin, belirsizlikten yo­rulmuş 85 milyonun, durumdan nemalan­maya çalışan fırsatçının, aylarca stok ma­liyeti gibi pek çok maliyetle ticaret yap­maya çalışan aracının, kınalı kuzuların endişesi, ticaretin gelecek kaygısı, karını maksimize etmeye çalışanların fırsatçı/ çaresiz/korkulu çabası var.”

Daha derin­lerde, “gündüz programlarının pervasız­lığı, sosyal medyanın cehaleti, sokakların caydırıcılıktan uzak eli belinde hüküm­ranlığı, toplumsal çürümüşlük, hayatın yoruculuğu, derinlere kök salmış sah­tekârlığın tohumları var.” Sahtekârlık, fır­satçılık, panik, şiddet, güvensizlik, belir­sizlik birleşince tarlada/ticarette “iki artı ikinin dört yapamama” hali, matematiğin ticari etiğe/toplumsal ahlaka çözüm üre­tememe sorunsalı var. Şairin dediği gibi hayat mı hayale yoksa ahlak mı hayata sığ­mıyor belli değil.

Zirai donun fırsatçıları

Yaşanan zirai donun etkisi çoktan raf­lara geldi. Fındık, fıstık, cevizin daha ha­sadına çok varken şimdiden fiyatlar iki­ye katlandı. Açıklaması “zaten ürün bula­mıyoruz en azından eldekiyle kar edelim.” Joseph Eugene Stiglitz’in “kızlarınızı bar­bi bebeklerle büyüttüm, estetik için sizden para istemelerine neden şaşırıyorsunuz ki?” cümlesindeki gibi memleket “paraya/ güce/şan/şöhrete” teslim olunca, vergisi­ni ödeyen, yasal çalışan, dürüst davranan ödüllendirileceğine ihmalkârlıklar affedi­lince sonucun ne olacağını düşünüyorduk.

Türkiye’de gıda güvenliği yok mafyası

Tarım ve Orman Bakanlığı son yıllar­da uzun vadeli, gerçekçi pek çok çalışma üretmesine rağmen sokak “Türkiye’de gı­da güvenliği yok, tarımı bitirdiler, zengin ülkenin fakir halkı” gibi sübliminal me­sajlar, sansasyon yaratacak verilerle ma­nipüle ediliyor. İnsanların yaşam standar­dını etkileyecek düzeyde beslenme endi­şesi körükleniyor. Yazarlar, ünlüler, sosyal medyanın hakikat gevezeleri, televizyon yıldızları bol keseden tarıma dair hurafe­lerle “gıdada metal yorgunluk” yaratılıyor.

Hektar yerine milyon dönüm ibaresini kullanarak milyonlarca dönüm ekilmeyen arazi var diyenler mi, pestisit kullanılmış gıdaları hanenize asla sokmayın diyen gı­da mühendisleri mi, geri gelen fıstıklar yü­zünden her yerde fıstıklı ürün satıldığını iddia eden aydın cehaleti mi? Hangisini sıralayalım. Uluslararası bir STK’nın son günlerde yaptığı araştırma üzerinden Tür­kiye için planlı bir “gıda güvenliği olmayan ülke algısı” tasarlanıyor olabilir mi?

Velhasıl, Türkiye dünyada yalan habe­re en çok maruz kalan ülke sıralamasın­da liste başı. Dezenformasyon salgın bir hastalık gibi iliklerimize kadar işlemiş durumda, “yalanlarla örülü sırat köprü­sünde gerçek yaşama tutunmaya çalışı­yoruz” ip kopmak üzere. İbn-i Haldun’un “Bir Toplumun Çöküş Alametlerini” çev­resinde görmeyen var mı? Dayanışmanın yok olması, üretimin zayıflaması, tüketim çılgınlığı, liyakatin dikkate alınmaması, göçün hızlanması, gurur, gösteriş, kibir ve riyakârlık.”

Yazara Ait Diğer Yazılar