Gıda dağıtım lojistiği

Son bir yıl, neredeyse zamanımın yarısı se­yahatlerde geçti. Evden uzakta olmak; yeni insanlarla tanışmak, yeni bakış açıları kazan­mak ve konfor alanının dışına çıkmak demek. Akademisyenler olarak çoğumuzun noksan ta­rafı bu sanırım.

Her yeni tanıştığım insan, tarım ekonomisti olduğumu öğrendiğinde, ilk sorduğu soru gıda enflasyonu oldu. Ardından, yaş meyve ve seb­zede pazarlama marjları (daha doğrusu, tarlada 1 TL iken markette neden 20 TL olduğu), gıda tedarik zinciri ve gıda güvenliği konuları, aynı başlığın açılımı olarak sohbetlerimizin derinli­ğini oluşturuyordu.

Aslında bu sorunların çoğunun adresi gıda dağıtım lojistiği… Hasattan tüketime kadar olan süreçte, canlılığını koruyan gıda ürünlerinin dağıtım lojistiği, diğer sektörlerin lojistiğinden daha karmaşık ve hassas.

Gıda dağıtım lojistiği, belirli miktar ve ni­telikteki gıdanın, belirli bir sürede, nihai satış noktalarına nakledilmesi süreci olarak ifade edilebilir.

“Her şey bir dağıtım sorunudur”

Birkaç gün önce de Joan Westenberg’in Me­dium’daki “Everything is a Distribution Prob­lem – Her Şey Bir Dağıtım Sorunudur” başlık­lı yazısı karşıma çıkınca, bu konuda yazmam gerektiğini düşündüm. Ayrıca Paul Graham’ın “Dağıtım” başlıklı yazısı da okunmaya değer.

Westenberg yazısında kısaca şu çarpıcı ifa­deler yer alıyor:

-Thomas Malthus’un, tarih boyunca ilerle­menin, iyi fikirlerin bulunmasından çok, bu fi­kirlerin yayılmasıyla sağlandığını ifade ettiğini,

-Malthus’un kıtlık öngörüsünü boşa çıka­ran şeyin ise üretimden çok dağıtım ağları ol­duğunu,

-Gıda, ilaç ve bilgi gibi kaynakların aslında yeterince mevcut olduğunu, ancak doğru yere, doğru zamanda ulaşamadığını; sorunun eksik­lik değil, erişim olduğunu,

-Başarılı ürünlerin bile doğru insanlara ula­şamadığında başarısız olacağını, bu nedenle sa­dece “iyi ürün” yapmanın yetmeyeceğini, dağı­tımının da düşünülmesi gerektiğini,

-Ve nihayet Westenberg, gerçek ilerlemenin çoğu zaman laboratuvardan değil, bir dağıtım deposundan geldiğini savunuyor.

Tarım ekonomisinde de Westenberg’in ifa­desinde yer aldığı üzere, her sorunun temelinde bir dağıtım sorunu bulunuyor.

Gıda dağıtımının kırılgan zinciri

Etkin olmayan bir gıda dağıtım lojistiği;

-Artan pazarlama maliyeti,

-Artan ürün kayıpları,

-Artan enerji maliyeti,

-Azalan ürün kalitesi,

-İhtiyaç duyulan zamanda ve mekanda tes­limatın yapılamaması,

-Üretici gelir kaybı,

-Artan gıda enflasyonu,

-Arz ve talep dengesinin bozulması,

-Aşırı fiyat dalgalanmaları,

-Etkili bir üretim planlamasının yapılama­ması,

-Gıda güvenliğinin ve gıda güvencesinin tehlikeye girmesi,

-Tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin zayıflaması anlamına geliyor.

Neler yapılabilir?

-Tarımsal üretim planlamasının yanı sıra gıda dağıtımı da planlanmalı.

-Tarım ürünleri, hasatla birlikte dijital ola­rak izlenebilmeli.

-Dağıtım ağının hangi aşamalarında, ne ka­dar kayıp ve israf olduğu belirlenmeli.

-Başta soğuk zincir olmak üzere lojistik alt­yapı kurulmalı.

-Lojistik maliyetleri düşürmek için alterna­tif kanallar (demiryolu, denizyolu vb.) dikkate alınmalı.

-Gıdanın öncelikle üretim bölgelerinde tü­ketimi esas olmalı.

-Tarımsal örgütler, üretimin yanı sıra ta­rımsal pazarlamada da aktif olmalı.

Ezcümle; ürünün tarlada kalmayacağı, önemli bir bölümünün dağıtım ağında kay­bolmayacağı, tüketicinin sadece aç kalmama­sı değil, aynı zamanda yeterince beslenmesini sağlayacak bir gıda dağıtım lojistiği acilen kur­gulanmalı ve oluşturulmalı. Lojistik zincirin, pazarlama marjının tamamını yutacağı, üretici ve tüketiciyi memnun etmeyen bir sistem sür­dürülemez. Sorun, gıda yetersizliğinde değil, gıdaya erişimde. Üretimde kendimize yeterlilik kadar, halkın yeterli gıdayı bulabilmesi ve satın alabilmesi de önemli.

Yazara Ait Diğer Yazılar