Haneler hâlâ dezenflasyona ‘ikna’ değil

Gelecek 12 ay sonu enflasyon beklentisi piyasa katılım-cılarında yüzde 22,3’e, reel sektörde yüzde 36,8’e kadar inerken, hane halkında yüzde 53’le hâlâ çok yüksek.

Enflasyonla mücade­lede psikolojik faktör olarak “bekleyişler”de, kesimler arası derin uçurum bulunuyor. Tüketici fiyatları (TÜFE) bazında gelecek on iki ay sonrasının yıllık enflasyon oranına ilişkin beklenti piyasa katılımcılarında yüzde 22,3’e, reel sektörde yüzde 36,8’e ka­dar inerken, hane halkının beklentisi yüzde 53’le hala çok yüksek düzeyde kaldı.

Enflasyonu tek haneye indir­me hedefiyle 2023 ortaların­da başlatılan parasal sıkılaştır­ma esaslı ekonomik programın uygulama süreci iki buçuk yıla yaklaştı. O dönemde hazırlanan Orta Vadeli Program’da (OVP) yıllık enflasyonun 2026’da tek haneye (yüzde 8,5) indirilme­si hedeflenmişti. Ancak prog­ramın ilk döneminde enflas­yon yükselişe devam etti; Ma­yıs 2023 sonunda yüzde 35,59 olan yıllık TÜFE artışı Mayıs 2024’te yüzde 75,45’e kadar çıktı. İzleyen dönemde başla­yan kesintisiz düşüş sürecinde ise yıllık oran bu yıl ağustos so­nu itibarıyla yüzde 32,95’le son 45 ayın en düşük düzeyine in­di. Bu süreçte dezenflasyon yö­nünde önemli mesafe katedildi ancak, Türkiye hala yüksek enf­lasyonlu ülkeler arasında. Bu sürede kararlılıkla uygulanan programa rağmen “tek hane” hedefinde takvim bir yıl kaydı; yeni OVP’de enflasyonun 2027 sonu itibarıyla yüzde 9’la tek haneye indirilmesi hedeflendi.

Dezenflasyona direnç

Enflasyonla mücadelede ekonominin paydaşları olan toplumsal kesimlerin beklen­tileri çok önemli bir role sahip. Ancak bu kesimlerin beklenti­leri arasında ise derin uçurum bulunuyor. Gelecek on iki ay sonrasının enflasyon beklen­tilerine bakıldığında en iyim­ser beklentinin, finansal ve reel sektörde karar alıcı ve uzman kişiler arasından seçilerek an­ket yapılan “piyasa katılımcıla­rı”nda olduğu görülüyor. Bu ki­şilerin gelecek on iki ay sonrası (Eylül 2026) için beklediği oran yüzde 22,3 ve bu da yeni OVP’de 2026 sonu için öngörülen yüz­de 16’lık yıllık enflasyon hede­fiyle yaklaşık olarak uyumlu bir düzeyi ifade ediyor. Sanayi, ticaret, hizmet, inşaat vb. reel sektörün (şirketlerin) gelecek beklentisi yüzde 36,8’le, piyasa katılımcıları beklentisi ve OVP hedeflerine göre daha yüksek. En büyük fark ise hane halkı (tüketiciler, aileler) beklenti­si ile diğerleri arasında. Hane halkı, gelecek on iki ayın sonu için yüzde 53’lük yıllık TÜFE artışı beklentisi ile diğer ke­simlerden radikal biçimde ay­rılıyor. Hane halkının yüksek beklentisi, aynı zamanda enf­lasyonist etki unsuru ve düşüşe karşı fren etkisine sahip.

Bilgi asimetrisi ve kurumsal güvensizlik

Veri erişimleri ve analiz araçları güçlü olan piyasa katılımcıları ve reel sektör, Merkez Bankası hedeflerine ve sıkı para politikasına daha yakın dururken, hane halkı ise başta zamlarla ilgili olmak üzere haber akışı ve sosyal medya paylaşımlarına odaklı bulunuyor. Bu nedenle hane halkında, resmi istatistiklere kuşkuyla yaklaşım daha güçlü. Merkez Bankası’nın Tüketici Eğilim Anketi’ne verilen hane halkı yanıtlarında varyasyon yüzde 50’nin üzerinde uç değerler alabiliyor, bu da ortalama beklentiyi şişiriyor. Tutarsızlık kontrolleri uygulansa da güven eksikliği kalıcı bir iyimserliğe engel oluşturuyor. Türkiye’nin kronik enflasyon geçmişi de hane halkında “beklenti yapışkanlığı”na yol açıyor ve bu da dezenflasyonu geciktiriyor.

Enflasyon ve beklentisi birbirini besliyor

Yüksek enflasyon ve yüksek enflasyon beklentisi, birbirini besleyen bir sürece yol açıyor. Özellikle gıda ve akaryakıt zamları, hane halkı beklentisini yukarı taşıyor, bu beklenti artışı tüketimi hızlandırarak talep enflasyonunu tetikliyor. Hane halkı enflasyon beklentilerini kendi sunduğu ev içi hizmetler, esnaflık vb. hizmetlere yansıtıyor. Merkez Bankası analizlerine göre 2020-2024 döneminde bu hizmetlerdeki enflasyon, genel TÜFE’den yüzde 21, hizmet TÜFE’sinden yüzde 11 daha yüksek gerçekleşti. Bulgular, yüzde 10’luk beklenti bozulmasının bir sonraki ay hizmet enflasyonunu 19-24 baz puan artırdığını gösteriyor.

Beklentilerde hane halkı ile diğer kesimler arasındaki fark, dezenflasyon sürecini yavaşlatıyor. Yüzde 53’lük enflasyon beklentisine göre reel faiz negatif kalıyor, bu da hane halkında tasarruf yerine harcama ve döviz talebi artışına yol açıyor. Bu yıl ilk dokuz ayda 10 puan dolayında düşmesine rağmen hala yüksek kalan hane halkı beklentisi ve buna bağlı olarak enflasyonda kalıcı düşüş için güvenin tam oluşması gerekiyor

Haneler hâlâ dezenflasyona ‘ikna’ değil - Resim : 1

Program sürecinde makas kapanmadı

Parasal sıkılaştırma tedbirlerinin düzenli uygulandığı program sürecinde enflasyon beklentileri, özellikle 2023’ün son çeyreğinden bu yana geriliyor. Ancak beklentiler arasındaki makas açık kalmaya devam ediyor. Piyasa katılımcılarının program öncesi Mayıs 2023 itibarıyla yüzde 29,8 olan, Ekim 2023’te yüzde 45’i aştıktan sonra düşüşe geçen enflasyon beklentileri bu yıl eylül itibarıyla geldiği düzeyle resmi hedefleri yakınsadı. Reel sektörün Mayıs 2023’te yüzde 53 olan yıllık TÜFE beklentisi Kasım 2023’te yüzde 59’u aştıktan sonra düşüşe geçerek bu yıl eylülde yüzde 36,8’e indi. Hane halkının Mayıs 2023’te yüzde 68,8 olarak ölçülen söz konusu beklentisi ise bu süreçte Ağustos 2023 itibarıyla yüzde 88,3’le en yüksek düzeyi gördü, izleyen süreçte gerileyerek bu yıl haziranda yüzde 53’le en düşük düzeye indi, temmuz ve ağustosta yüzde 54’ün üzerinde çıkan oran eylülde tekrar yüzde 53 oldu.

Temel tüketimdeki yüksek artışın algı etkisi

Türkiye’nin yüksek enflasyon ortamında sıkça gözlenen bir olgu olarak enflasyon beklentilerinde kesimler arasındaki derin farkın nedenleri, iktisadi literatürde çeşitli şekillerde açıklanıyor. Bunların başında “Günlük hayatla temas eden kalemlerdeki yüksek fiyat artışlarının algı etkisi” geliyor. Hane halkı, yaşamını doğrudan etkileyen gıda, kira ve eğitim gibi temel harcama kalemlerine odaklanıyor. TÜFE sepetindeki ağırlıkları yüksek olsa da bu kalemler manşet enflasyonu ağırlığı ölçüsünde etkilerken, diğer ürünlerdeki düşük artışlar ya da fiyat düşüşleri ise genel enflasyonu aşağı çekiyor. Ancak günlük hayatı doğrudan etkileyen temel kalemlerdeki yüksek fiyat artışları, manşet enflasyonun üzerinde seyrederken hanelerin hissettiği enflasyon da daha yüksek oluyor. Bu kapsamda, özellikle taze meyve-sebzede son dönemde mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşen fiyat artışları, hanelerin enflasyon beklentilerini yukarı itiyor. Son yıllarda olağan dışı artışlar yaşanan kiralar ve eğitim ücretleri de hane halkının enflasyon beklentilerini yükselten faktörlerin başında geliyor. Piyasa katılımcıları ve reel sektör ise döviz kuru, tahvil faizleri, küresel emtia gibi makro verilere dayalı modelleme yapıyor; günlük dalgalanmalardan daha az etkileniyor. Düşük gelirli hanelerin doğal gaz, elektrik gibi yönetilen fiyat zamlarından daha fazla etkilenmesi de hane halkının enflasyon beklentisini yükselten önemli bir faktör.

4 haneden 3’ü “daha hızlı veya aynı artar” diyor

Merkez Bankası verisi, “tüketici fiyatlarının daha hızlı veya aynı oranda artacağını” bekleyen hane halkı oranının eylül itibarıyla yüzde 72,7 ile çok yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bu oranın ağustosa göre 0,2 puan arttığı da dikkati çekiyor. Parasal sıkılaştırma öncesi ile kıyaslandığında ise söz konusu oranın Mayıs 2023’teki yüzde 58,6’lık düzeyinden buraya geldiği görülüyor. Buna göre program sürecinde dezenflasyona ikna olan hane halkı oranının azalmak bir yana daha da arttığı ortaya çıkıyor. “Tüketici fiyatlarının aynı kalacağını, düşeceğini veya daha düşük bir oranla artacağını” bekleyen hane halkı oranının Mayıs 2023-Eylül 2025 arasında yüzde 41,4’ten yüzde 27,4’e gerilemesi de aynı madalyonun diğer yüzü.

Yazara Ait Diğer Yazılar