İbrahim Yumaklı, “İklim değişikliğinin çaya etkisi korkulan gibi olmadı”

Tarım ve Orman Ba­kanı İbrahim Yu­maklı, çay hasadı ve bir dizi program için geldi­ği Rize’de tarım ve gı­daya dair merak edilen birçok konuya açıklık getirdi.

“Ülke genelin­de meydana gelen don olayının çaya korktuk­ları kadar etkisi olma­dığını” söyleyen Yumaklı, “sade­ce sezon biraz ertelendi” diyerek çayın geleceğine dair endişelere açıklama getirdi. Yumaklı, Rize Ziraat Botanik Çay Bahçesi’nde üreticilerle çay toplarken, “ye­şille mavinin buluştuğu bir ilde­yiz” diyerek sohbete başladı. Rize Milletvekili Muhammet Avcı’nın da eşlik ettiği programa ÇAY­KUR Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim, Rize Belediye Başkanı Rah­mi Metin, Vali İhsan Selim Bay­daş eşlik etti.

Anadolu ile bağımız var

Tarım ve Orman Bakanı İbra­him Yumaklı, tüm hasatlara ka­tılmaya çalışıyor, sürekli saha­da, tarıma dair olanı biteni yerin­de takip ediyor, üreticilerle olan sohbeti uzun yıllardır beklediği­miz paylaşımcı iletişime örnek. Dinliyor, not alıyor, “böyle de ola­bilir” diyenleri önemsiyor, çoklu akla itimat ediyor. Formal gezile­ri toprakla, üreticiyle gerçek iliş­ki ve bağların kurulduğu verimli ziyaretlere, gönül birlikteliklerin dönüştürüyor.

Çayın ekonomiye katkısı 45 milyar lira

Yumaklı, “dünyaya açılan ka­pılarımızdan bir tanesi çay, kuru çay üretiminde dünyada beşinci, çay tüketiminde dördüncü sıra­dayız. 2024 yılında çayın Türkiye ekonomisine katkısı yaklaşık 45 milyar lira. Beş ilimiz ağırlıklı ola­rak çay üretiyor. Rize yüzde 64’ü olan 872 bin tonu, Trabzon yüzde 23’ünü Artvin de yüzde 11’ini üre­tiyor. Bölgede ÇAYKUR ve özel fabrikalara ait 195 üretim tesisi var, çayın yüzde 49’u ÇAYKUR ta­rafından işleniyor. 2024’te 1 mil­yon 430 bin ton olan çay üretimi­nin bu yıl 1 milyon üç yüz bin ton olmasını bekliyoruz” dedi.

Çay alımında üretici dostu kuru çay da tüketici dostuyuz

“2002’de ÇAYKUR’da 6 bin 600 tonluk günlük üretim, 2025 yılı itibarıyla yüzde 40 artarak 9 bin 200 tona çıkarıldı. Bu önemli bir kapasite, modernizasyon ça­lışmalarımız devam ediyor” di­yen Yumaklı, “çay alımında üre­tici dostu, kuru çay fiyatında da tüketici dostu olmak için gerekli çalışmaları yapıyoruz” dedi. Son yıllarda çay toplamada büyük kolaylık getiren makine konu­suna da değinen Yumaklı, “ma­kine kullanımının kalite sorun­larına yol açmaması için süreci takip ediyoruz” dedi. “Yaş çay ta­ban fiyatı ile ilgili de “üreticilerin memnuniyetinin kendilerini de memnun ettiğini hatırlatan Yu­maklı, “üreticilerimizin memnu­niyetini duymak bizleri de mem­nun ediyor, gurur veriyor” dedi.

Çayla büyüyen nesiller Türkiye’ye değer katıyor

Çay Türkiye’de tarım ürünü ol­maktan çok öte kültürel bir bağ. Bölge için değer ve umudun ifa­desi. Bölgenin sahip olduğu her türden sosyal ekonomik biriki­min altında çayla başlayan mü­cadele, umut var. Şimdilerde pek çok aile için çay hobi gibi gözük­se de bugün Türkiye’nin “ekono­mik, entellektüel dünyasına kat­kı sunan birçok insanın hayatına can suyu olma özelliğiyle gerçek bir refah kaynağı.

Çayda dekar başına kota 700 kilograma çıkarıldı

Bakan Yumaklı, çayda düşük kotalar vardı, biz kotaları dekar başına 700 kiloya çıkardık” di­yerek kamuoyunda gündeme gelen kota sorununa da dikkat çekti. Çay üreticisi şehirden çay toplamaya geliyor, çayını biti­rip hızlıca kente dönmek istiyor, fabrikalarda yığılma yaşanıyor. Bölgedeki herkes bunu bilirken basında “çay üreticisi mağdur bırakılıyor, çayda kota var” pay­laşımları maalesef sahayı, bölge­nin yaşam dinamiklerini bilme­yenlerin manipülatif bakış açı­sını ortaya koyuyor.

İbrahim Yumaklı, gazeteciler­le sohbetinde gıda güvenliğinden Rize’ye yapılan limana kadar pek çok konuda kıymetli açıklama­larda bulundu.

Gündemimizde verimlilik var

Zirai don nedeniyle meyve seb­zede yaşanan durumun tarla bit­kilerinde yaşanması ihtimalini hatırlatan gazetecilere, “bu bir felaket senaryosudur, öyle bir şey olduğunda sadece Türkiye değil tüm kıta etkilenir. Bambaşka bir durum olur, öyle bir durumda sa­dece gıda değil konunun her yö­nünü düşünmek lazım” derken yapay gıda veya GDO soruları­na “gündemimizde böyle bir şey yok, ihtiyacımızda yok. Tarımsal faaliyetleri iklimle uyumlamaya çalışıyor, enerjimizi gereksiz ye­re yönlendirmiyoruz. Verimlilik metodolojileri üzerine çalışıyo­ruz” diyerek gıda kırılganlığı açı­sından verimliliğe dikkat çekti.

Sahtekârlara devleti hissettiriyoruz

Son günlerde sosyal medyanın, yazılı görsel basının en çok ha­ber yaptığı konulardan biri gıda güvenliği/pestisit mevzusu. Yu­maklı, konuyla ilgili görüşlerini detaylı anlatırken “gıda güvenliği konusunda sürece olumsuz etki­si olan herkesle ilgili “devlet tüm kurum ve enstrümanlarıyla his­settiriliyor” diyerek gerek üre­timde gerekse satış noktasında ve gerekse konuya dair paylaşım yapanların doğru bilgiyi yayma konusunda etik davranmaları ge­rektiğine dikkat çekti.

Yumaklı, “Hal Yasası’ndan sözleşmeli tarımın artırılmasını bekliyoruz”

Hal Yasası’na ilişkin sorula­rı da cevaplayan Yumaklı, yasa­dan en çok sözleşmeli üretimin artırılmasını beklediklerini, söz­leşmeli üretimin tarımda üretici açısından da tüketici açısından da pek çok sorunu çözebileceğini. Süpermarketlerin üreticiye gidip sözleşmeli üretimi artırmalarını istediklerini ifade etti.

Rize, Liman’ına küresel şirketlerin ilgisi çok fazla

Çay Hasadı programına katı­lan Rize milletvekili Muhammet Avcı, Rize’ye yapılan limanla il­gili açıklamalar yaptı. Avcı, “ya­pımı devam eden liman Türki­ye’nin en büyük limanlarından olacak. Kafkasya’ya Çin’e son de­rece güçlü kombine taşımacılık merkezi olacak. Kapasite önü­müzdeki yıl belli olacak. Küresel liman işletmeciliği yapan şirket­lerin çok yoğun ilgisi var” diyerek limanın Zengezur Koridoru açı­sından Asya Pasifik ile Karade­niz havzası arasında önemli bir aktarma merkezi olacağının sin­yalini verdi. Liman Rize’nin çay, balıkçılık dışında yeni bir kalkın­ma hamlesinin yapılmasını sağ­layacak. Uzun yıllardır çaya sıkı­şıp kalan, balıkçılıktaki ivmeyle ekonomisi görece büyüyen Rize için siyaset dışında yeni bir eko­nomik kaldıraç bölgeyi bambaş­ka bir merkeze dönüştürebilir.

Velhasıl, Nietzsche’nin dedi­ği gibi, “yaşamın asıl amacı ya­şamın sürdürülmesinde değil, yükseltilmesinde. Yaşamın yük­seltilmesi, yaşam akışının güç­lenmesiyle olanaklıdır.” Bulut­ların ülkesi Rize’de olmak, çayın değiştirdiği dönüştürdüğü ömür­lerden biri olmak, çayın gelece­ği ile ilgili umutlanmak, samimi­yeti, çabayı, işbirliğini, daha iyi­si için kan ter dökenleri görmek, dönüşümü göze alanların çoğal­masına tanıklık etmek kasavetli ruhumuza iyi geldi.

Yazara Ait Diğer Yazılar