İklim krizinde tarımın yönü: Fırsatlar ve tehditler-2
Son yazımızda, iklim değişikliği, ülkemize etkileri ve ürün deseni çalışmalarına değinmiştik. Bu yazıda ise neler yapılması gerektiğini özetlemeye çalışacağız.
İklim-tarım ilişkisinde odak noktası su
-İklim değişiminin tarımsal üretime en önemli yansıması su ve sulama alanında. 4. Tarım Orman Şurası’nda alınan kararların dörtte biri iklim ve su konuları ile bağlantılı.
-Suyun yüzde 77’sinin tarımda kullanıldığı ve bunun yaklaşık olarak yarısının heba edildiği düşünüldüğünde, devletin ve tarım işletmelerinin öncelikle su yönetimine odaklanması gerektiği görülebilir.
-Suyu merkeze alan Tarımsal Üretim Planlaması artık daha önemli. Ülke çapında ürün sayısı artırılarak uygulamaya devam edilmeli.
-Su havzaları bazında su yönetimi sağlanmalı.
-DSİ ve Tarım ve Orman İl Müdürlükleri’nin etkin koordinasyonu sağlanmalı ve planlı sulama yapılmalı.
-Tarımsal eğitim ve yayım çalışmalarında iklim ve su gerçeği ile üretim planlamasının gerekliliği iyi anlatılmalı.
-Yeraltı su rezervlerinin yeniden oluşmasına fırsat verecek politikalar izlenmeli.
-Suyun barajlardan tarla ve bahçelere transferinde açık kanallar yerine kapalı kanallar, üretim alanlarında ise basınçlı sulama sistemleri kullanılmalı. Damlama sulama, yüzde 50’ye varan su tasarrufu sağlarken gübre de su ile verildiğinde işçilik ve enerji kullanımından tasarruf sağlanmakta. Bunun yanı sıra hastalık ve yabancı ot miktarı da azalmakta.
-Halen yüzde 51 olan sulama randımanının Şura kararı gereği 2030’a kadar yüzde 60’a çıkartılması hedefi sıkı takip edilmeli.
-Yağmur suyu hasadı teşvik edilmeli.
-Suyu daha iyi tutması için toprak yapılarının iyileştirilmeli. Aşırı toprak işleme, aşırı gübre kullanımı ve yoğun girdi kullanan endüstri bitkileri toprak yapısını sertleştirmekte ve organik madde içeriğini azaltmakta. Bunun giderecek ürün deseni ve azaltılmış toprak işlemeye geçilmeli.
-Malçlama ile toprak yüzeyinden su kaybı azaltılabilir.
-Toprak nem sensörleri ile gerektiği zaman ve gerektiği miktarda sulama yapmak etkili bir yoldur.
-Sadece karbon ayak izi değil su ayak izi de planlamalarda dikkate alınmalı.
-Sulamanın sabahın erken saatlerinde yapılması sulama verimliliğini artıracaktır.
Ürün deseni, üretim teknikleri ve etkin kaynak kullanımı
-Ekim ve hasat dönemleri kayıyor. Kuraklık, seller, hastalık ve zararlılar yeni ürün desenini zorunlu hale getiriyor.
-Aşırı ve derin toprak işlemeden kaçınmalı ve doğrudan ekim yapılmalı. Bu sayede üretim maliyetlerini düşürmek ve özellikle de yakıtta yüzde 80-90’lara varan tasarruf sağlamak mümkün.
-Anız yakılmamalı ve doğrudan toprağa karıştırılmalı.
-Dijital teknolojiler tarımsal üretimde kullanılmalı ve bunun için işletme ölçekler büyütülmeli. Bu sayede girdi (su, gübre ve pestisit) kullanımında yüzde 50’ye varan tasarruflar sağlanabilir.
-Tarımsal üretim girdileri kullanımında karbon ayak izini azaltıcı tekniklerin kullanılmalı.
-Tarımsal kuraklık ve zirai don için erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı.
-Kuraklığa dayanıklı çeşitler desteklenmeli.
-Tarım işletmeleri için yenilenebilir enerji desteği artırılmalı.
-Tarımsal voltaikler hem güneşten sağlanan enerji yönüyle hem de GES’lerin altında tarımsal üretimin yapılabilmesi bakımından önemli. Gıda, enerji ve su verimliliğinde üçü bir arada çözüm sunuyor tarımsal voltaikler.
Rüzgâr erozyonuna karşı parsel kenarlarına ağaçlandırma yapılabilir.
Aşırı tüketim, israf ve atıklar, aşırı kaynak kullanımına ve nihayetinde karbon emisyonunun artmasına neden olmakta. Sadeliği esas olan kültürel ve eğitici faaliyetlere yer verilmeli. Unutmayalım ki özel günlerde alınan hediyeler, gereksiz alışverişler ve iadeler, dışardan yemek siparişlerinin ambalaj ve plastik atıkları karbon emisyonunu sürekli artırmakta.