İlk 6 ayın makroekonomik değerlendirmesi ışığında 2025’in kalan yarısı için 3 tavsiye

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist sevket.sayilgan@dunya.com

1-Likidite

2-Dijitalleşme

3-Hedge

İkinci yarı yılda işletmelerin sabit giderlerini minimize ederek likidite yönetimine dikkat etmeleri yerinde olur. Talepteki daralmaya karşı esnek fiyatlandırma modelleri, alternatif dış pazarlar, dijital altyapı ve e-ticaret kanallarını güçlendirmeleri önerilebilir. Ayrıca faiz riskine karşı uygun vadeli finansman araçları kullanmaları ve maliyet risklerini hedge etmeleri önemli.

 2025 yılı, Türkiye ekonomisi açısından hem makroeko­nomik istikrar arayışının hem de büyüme hedeflerinin öne çıktığı bir dönem oldu. İlk 6 ay­da özellikle enflasyonla mücade­le, büyüme performansı ve iş gücü piyasasındaki gelişmeler ön plan­daydı. Ancak yurt içi ve yurt dışı siyasi gelişmeler sürecin önünde­ki en büyük engel oldu. 2025 yılı­nın ikinci yarısı ile ilgili beklenti­lerde majör faktör olarak etkisini göstermeye devam edecektir.

2025 ilk yarı makroekonomik göstergeler

Enflasyon gelişmeleri: 2025 yılına yıllık yüzde 42,12’lik bir enflasyon oranıyla girildi. Ocak-mayıs dönemi boyunca sı­kı para politikası ve talep daral­ması etkisiyle enflasyon düşüş trendine girdi. Mayıs ayında TÜ­FE yıllık bazda yüzde 35,41 ola­rak gerçekleşti. Nisanda ise yüz­de 37,86 idi. Aylık bazda mayıs enflasyonu yüzde 1,53 oldu.

Büyüme performansı: Tür­kiye ekonomisi 2025 yılı 1. çey­reğinde yıllık bazda yüzde 2,0 oranında büyüdü. Takvim et­kisinden arındırılmış büyü­me yüzde 2,7 olarak gerçekleşti. Sektörel bazda ise dikkat çeken gelişmeler şunlardır:

-İnşaat sektörü: Yüzde 7,3 büyüme

-Bilgi ve iletişim: Yüzde 6,1 büyüme

-Diğer hizmetler: Yüzde 4,7 büyüme

-Tarım: Yüzde 2,0 daralma

-Sanayi: Yüzde 1,8 daralma

İşsizlik ve istihdam: 2025 yılı Mart ayında işsizlik oranı yüzde 7,9 seviyesine geriledi. Bu oran, ocaktaki yüzde 8,4 seviye­sinden bir düşüşü temsil ediyor. Erkeklerde işsizlik yüzde 6,5, kadınlarda ise yüzde 10,6 olarak hesaplandı. Atıl iş gücü oranı ise yüzde 28,5 gibi yüksek bir sevi­yede seyretti. Genç işsizlik oranı ise yüzde 15 civarında. Manşet işsizlik rakamındaki olumlu ge­lişmelerin geniş tabanlı işsizlik ve genç işsizlik rakamlarına yan­sımamış olması bu konuda ya­pısal sorunların devam ettiğini göstermektedir.

Yılın ikinci yarı beklentileri

Enflasyon beklentileri: Tür­kiye Cumhuriyet Merkez Banka­sı’nın (TCMB) Haziran 2025 Pi­yasa Katılımcıları Anketi’ne gö­re yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 29,9 seviyesine indi. TCM­B’nin resmi tahmini ise yüzde 24 seviyesinde. Ancak piyasa katı­lımcılarının genel eğilimi yüzde 27-30 bandında. Büyüme – Enf­lasyon tercihinin ne yönde ola­cağı ile siyasetin öne çıktığı du­rumlar bu konudaki en büyük ris­ki oluşturuyor.

Büyüme projeksiyonları: IMF ve OECD, Türkiye ekono­misinin 2025 yılının tamamında yüzde 2,6 - 2,7 oranında büyüme­sini bekliyor. İkinci yarıda büyü­menin desteklenmesi için özel­likle ihracat ve kamu yatırımla­rının etkili olması bekleniyor. Ancak yüksek faiz ortamı iç ta­lebi baskılamaya devam edecek.

İşsizlik beklentisi: Yıl sonu­na kadar işsizlik oranının yüzde 9,4 civarına yükselmesi bekleni­yor. Özellikle yılın ikinci yarısın­da mevsimsel etkiler ve büyüme­deki yavaşlama iş gücü piyasası­nı olumsuz etkileyebilir.

Dış ticaret ve cari denge: 2025’in ilk yarısında ihracatta ılımlı bir artış yaşanırken, itha­lat talebi nispeten sınırlı kaldı. Cari açık ılımlı seyrini sürdür­dü. İkinci yarıda enerji fiyatla­rının seyri ve küresel ticaretteki toparlanma etkili olacak.

Pozitif gelişmeler

Enflasyonda düşüş eğilimi: Yılın başında yüzde 42,12 olan yıllık enflasyon, uygulanan sıkı para politikaları sayesinde ma­yıs ayı sonunda yüzde 35,41’e ge­rilemiştir. Özellikle gıda ve ulaş­tırma gibi bazı temel kalemler­de fiyat artışlarının yavaşlaması dikkat çekmiştir.

Büyümenin pozitif seyri: 2025’in ilk çeyreğinde Türki­ye ekonomisi yüzde 2,0 oranın­da büyüme kaydetmiştir. İnşaat sektöründeki yüzde 7,3’lük artış ve bilgi-iletişim alanındaki yüz­de 6,1’lik büyüme ekonomiye iv­me kazandırmıştır.

İşsizlik oranında düşüş: İş­sizlik oranı ocak ayındaki yüzde 8,4 seviyesinden mart sonunda yüzde 7,9’a düşmüştür. Bu, iş gü­cü piyasasında kısmi bir iyileş­meye işaret etmektedir.

Cari açıkta sınırlı iyileşme: İhracat gelirlerinin artması ve ithalat talebinin sınırlı kalması cari dengede kısmi bir toparlan­maya katkı sağlamıştır. Ancak 2024 sonu ve 2025 yılı itibarıyla aylıkta başlayan cari açıkdaki ar­tış altın ve enerji hariç büyüme­ye başlamıştır.

Negatif gelişmeler

Enflasyonun hâlâ yüksek seyretmesi: Her ne kadar enf­lasyonda düşüş yaşansa da yüzde 35’in üzerinde kalan oran, fiyat istikrarının henüz sağlanama­dığını göstermektedir. Özellik­le hizmet sektörü ve kira artışla­rı, enflasyonun kalıcı bir sorun olmaya devam ettiğine işaret et­mektedir.

Zayıf iç talep ve tüketici gü­veni: Yüksek faiz ortamı ve hane halkı gelirlerindeki erime, iç ta­lepte belirgin bir daralmaya ne­den olmuştur. Tüketici güven en­deksleri düşük seyretmektedir.

Atıl iş gücü oranının yük­sekliği: Atıl iş gücü oranı yüz­de 28,5 seviyesinde kalmış, is­tihdam piyasasında yapısal sorunların devam ettiğini gös­termiştir. Genç işsizlik oranı ise yüzde15 seviyelerinde seyret­mektedir.

Sanayi ve tarımda daralma: Sanayi sektörü yüzde 1,8, tarım sektörü ise yüzde 2,0 oranında daralmıştır. Bu durum, üretim kapasitesinde azalma ve ekono­mik çeşitlilikte zayıflama yarat­mıştır

İhracat fiyatlamasında kâr­sızlık: Uygulanan kur politi­kasının semptonlarından olan TL’nin değerlenmesinin ihracat fiyatlamasında getirdiği etki, dış ticaret dengemizde olumsuz etki yapmaya devam ediyor.

İşletmelere tavsiye: Sabit giderlerinizi minimize edin

İşletmelere yönelik tavsiye edilen aksiyonlar şunlardır:

-Maliyet kontrolü: Yüksek faiz ve enflasyon ortamında işletmelerin sabit giderlerini minimize etmeleri, enerji, hammadde ve lojistik maliyetlerini optimize etmeleri önemlidir.

-Nakit akışı yönetimi: Likidite yönetimi kritik olacaktır. İşletmelerin nakit akış projeksiyonlarını güncellemesi, kısa vadeli borçlanmalarını dikkatli planlamaları gerekmektedir.

-Fiyatlandırma stratejileri: Talepteki daralmaya karşı esnek fiyatlandırma modelleri uygulanmalı, indirim, kampanya ve ödeme kolaylıkları gibi stratejiler değerlendirilmelidir.

-İhracat ve yeni pazar arayışları: Dış talepteki toparlanmadan yararlanmak için ihracata yönelme, alternatif dış pazarlar geliştirme ve yeni müşteri portföyleri oluşturma çalışmaları yapılmalıdır.

-Dijitalleşme ve verimlilik artışı: Dijital altyapı yatırımları, e-ticaret kanallarının güçlendirilmesi ve iş süreçlerinde otomasyon, işletmelerin verimliliğini artırabilir.

-Finansal risk yönetimi: Döviz kurlarındaki dalgalanmalara karşı korunma, faiz riskine karşı uygun vadeli finansman araçları kullanma ve maliyet risklerini hedge etme önerilmektedir.

İkinci yarı kritik

Türkiye ekonomisi 2025’in ilk yarısında dengelenme sürecine odaklanmış, enflasyonda gerileme sağlanmış, büyüme ise düşük ama pozitif kalmıştır. İkinci yarı ise hem iç talep toparlanması hem de ihracat performansı açısından uygulanacak para ve maliye politikaları çerçevesinde kritik olacaktır. Sıkı para politikasının devam etmesiyle birlikte, yapısal reformların devreye alınması, iç ve dış siyasi risklerin stabil kalması durumunda 2026 yılına daha istikrarlı bir makroekonomik zeminle girilmesi beklenmektedir.

SON SÖZ: “Kendisine görev verilmediği halde, Dünya’daki tüm sorunlardan sorumluluk duyan kişi aydındır.” Jean Paul Sartre “Hayat seni hazırlıksız yakaladığında karakterin silahındır.” Epiktetos

 İlk 6 ayın makroekonomik değerlendirmesi ışığında 2025’in kalan yarısı için 3 tavsiye - Resim : 1

 İlk 6 ayın makroekonomik değerlendirmesi ışığında 2025’in kalan yarısı için 3 tavsiye - Resim : 2

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar