IMF Dünya Ekonomik Görünümü Raporu’nun gösterdikleri

IMF Nisan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayımladı. (World Econo­mic Outlook – WEO). Raporun ilk bölü­münde mevcut ekonomik durum, tari­felerin etkileri, ülkelerin tarfi etkilerini azaltmak için yapmaları gerekenler gibi konulara yer verilmiş. 2025 ve 2026’ya ilişkin de büyüme ve enflasyon tahmin­leri paylaşılmış her zamanki gibi.

Ama bu sefer her zamankinden daha farklı bir durum var. Yüksek gümrük vergileri daha önce hiç olmadığı kadar ekonomik büyüme tahminlerini aşağı çekmiş du­rumda. Baştan şunu da söyleyeyim enf­lasyondansa ekonomik aktivitedeki ya­vaşlamayı daha çok dert ediniyor IMF. Hatırlarsanız geçen hafta Fed’in de ben­zer düşündüğünü ve bu yüzden faiz indi­rim hızının artabileceğini yazmıştım.

IMF Başkanı Kristalina Georgieva ba­har toplantıları açılış konuşmasında de­ğişen dünya üretim ilişkilerine de yer verdi. Aslında bu üretim ilişkilerinin değişmesi milliyetçiliğin artması, kü­reselleşmeden geriye dönülmesi, popü­list liderlerin başarılı olması gibi feno­menleri de açıklıyor. Şöyle ki; daha dü­şük ücretlerin olduğu yerde her ürünün farklı parçalarının üretilmesi modeli herkesi eşit şekilde etkilemedi.

Özellik­le gelişmiş ülkelerin bazı sektörlerinde üretim azaldı ya da bitti ve bu üretim­ler başka ülkelere kaydı. Bu da bu işle­ri yapan çalışanları olumsuz etkiledi ve reel ücretler düştü. Tarife dışı engeller, belli sektörlere hükümet yardımları gi­bi(özellikle Çin) uluslararası rekabeti bozucu etki yarattı. Ülkelerin güvenlik kaygıları, kendi kendilerine yetme arzu­larının canlanmasına sebep oldu. Bun­lar da içeride üretim ekonomisine geri dönüşün önünü açtı.

Ülkeler daha önceki krizlere göre bu ticaret savaşlarına ters ayakta yakalan­dılar. Kamu borçlulukları çok yüksek. 2000’lerin başında kamu borcunun GS­YH’ye oranı gelişmiş ülkeler için %75’ler seviyesindeyken şu anda %110’larda, ge­lişmekte olan ülkelerde ise bu oran aynı dönemde %50’lerdeyken şu anda %75’in üstüne çıkmış durumda. Bu da hükü­metlerin hareket alanlarını kısıtlıyor. Çünkü özellikle ticaret savaşları sürer­ken belli sanayi sektörlerinin hükümet­ler tarafından desteklenmesi gerekebi­lir. Bunun için de iyi ve adil bir strateji ve kamu kaynağı yani mali alan gerekli.

Her ne kadar ABD’nin hegemonyası­nın sona erdiğine ilişkin çok şey yazı­lıp çizilse de bazı rakamlar bunu teyit etmiyor. Örneğin verimlilik konusun­da hala ABD önde ve hızla da gelişmeye devam ediyor. 2011’de toplam faktör ve­rimliği dünyanın geri kalanı ve ABD için 100’ken bu rakam şu anda ABD için 115, geri kalanlar için 108 civarında.

Büyüme aşağı enflasyon yukarı

Rapora gelecek olursak; IMF Ocak 2025 tarihli raporundan dünya ekono­mik büyümesinin 2025 için %3.3, 2026 için de %3.3 olacağını tahmin ediyor­du. Nisan tarihli yeni rapordaysa bu ra­kamlar sırasıyla %2.8’e ve %3’e düşürül­dü. Büyüme rakamlarındaki aşağı doğ­ru revizyonun İspanya gibi birkaç ülke hariç dünyanın tamamı için yapıldığını görüyoruz. Enflasyonda da Ocak rapo­runa göre gelişmiş ülkeler için 0.4 pu­an yukarı yönlü revizyon var. İngiltere ve ABD’de bu revizyonlar sırasıyla 0.7 ve 1.0 puanken euro bölgesi için her­hangi bir revizyona gidilmemiş. Gelişen Asya’daysa enflasyon tahmini 0.5 puan aşağı yönlü revize edildi. Buradaki en büyük etkin Çin’de bir türlü yükselme­yen fiyatlar. Covid’den sonra Covid ön­cesi büyüme trendinin üstüne çıkabilen tek büyük ülke ABD. Diğer ülkeler topar­layabilmiş değil. Enerji şoku dolayısıyla gaza bağımlı Avrupa’da durum hala kö­tü. Özellikle de imalata dayalı İtalya-Al­manya gibi ülkelerde. İspanya olumlu ayrışan ülkelerden. ABD ekonomisi net enerji ihracatçısı haline geldi. Son dö­nemdeki Euro’nun değer kazanması bu enerji ithalatçısı ülkeler için bir avantaj olarak görülebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar