İşler iyi mi yoksa değil mi?

Sadece Türkiye ekonomisine dair de­ğil tabii bu soru, dünya için de benzer problemler tabii farklı bir ölçekte var. Me­sela bizim enflasyonu ona bölersek global taraftaki denklemeye ulaşıyoruz.

Biz gele­cek sene ‘%20 altında olursa ne ala’ diyo­ruz, onlar da ‘%2 hedefinin uzun süredir üzerinde seyrediyoruz, acaba nerede yan­lış yaptık’ diye düşünüyorlar.

Motor hızla ısınıyor…

Bugün esas itibariyle sürdürülebilir bü­yümeye dair paylaşımda bulunmak isti­yorum. Sürdürülebilir olmayan büyümeyi önceki yıllarda ziyadesiyle gördük; ekstra kredi verilerek, böylece para arzı büyütü­lerek sonunda enflasyon yaratan ve pek ge­nele yayılamayan büyüme. Otomobiliniz istediğiniz sürate çıkıyor ancak motor hız­la ısınıyor, bu devir hızı ile yolculuğu “sür­dürmeniz” mümkün değil.

Doğal büyüme oranı ya da potansiyeli burada devreye giri­yor, makul bir devirde aracı fazla yormadan ve yıpratmadan gidebileceğiniz en yüksek hız ya da ekonominin başka anormaliler yaratmadan büyüyebileceği oran. Türkiye için bu oran %4 civarında kabul ediliyor.

Takdir edersiniz ki günümüzün hızla de­ğişen ve teknolojinin ilerlemesiyle özel­likle emek yoğun sektörlerdeki dengeleri dönüştüren ortamda bu oranın sabit kal­masını beklemek doğru değil. Hizmet sek­töründe değişim daha yavaş ancak eko­nomide ağırlığı olan inşaat ve tekstil gibi alanlarda hareket daha belirgin.

Ancak di­ğer yandan %2-%3 arası büyümelerle top­lumun genelini refaha kavuşturmak da zor. Büyümenin mevcut maliye politikalarıyla tabana yayılabilmesi ya da içinde bulun­duğumuz yaz aylarına uygun bir metaforla en azından biraz esmesi için %5 düzeyinde büyüme görülmesi gerekiyor.

Buzdağının görünün kısmı…

Gelecek hafta yapılacak olan Para Politi­kası Kurulu’nun faiz konusunda karar vere­ceği toplantıya kadar sıklıkla faiz ne olma­lı konuşulacak, ancak şunu unutmayalım ki esas itibariyle faizin şekillendirdiği para politikası, buzdağının görünen kısmı gibi­dir.

Benzetmeden hareketle suyun altında kalan daha büyük bölüm ise maliye politi­kasıdır. Yani ‘gelirlerin kompozisyonu ne?’, mesela ‘dolaylı vergilerin toplam içinde yeri kaçtır?’ gibi, ya da ‘harcama tarafında öngö­rülen tasarruflar yapılabiliyor mu?’, ‘sapta­nan bütçeler aşılıyor mu?’ vb. gibi.

Yazara Ait Diğer Yazılar