Kamuda israf, borç ve faiz yükselişini tetikliyorsa…

Kaynaklar kıt…

İktisat bilimi de “kıt kaynakları na­sıl yönetebiliriz” sorusuna yanıt bulmak için yeşermiş…

***

Kıt kaynakları bollaştırmak mı?

Bilimin teorilerini pratikte uygulayan­lar, kıt olanı, bollaştırmayı başardı…

***

Biz mi?

On yıllardır, bilimin dediğine, sırt çeviri­yoruz…

***

Örnek çok…

Çok bildiğimiz, çok eleştirdiğimiz ama aynen devam eden uygulamalardan birini önceki gün ASO Başkanı Seyit Ardıç tek­rarladı:

“Faiz oranları üzerindeki önemli bir bas­kı unsuru da kamu kesiminin borçlanma ihtiyacının artması…

Kamu kesimi, şu anda, finansal piyasa­lardan en büyük borçlanıcı…”

***

Ekledi:

“Bu yılın Ocak-Ağustos döneminde ka­mu kesiminin iç borç çevirme oranı yüzde 147,4 seviyelerinde gerçekleşti…

Bu oran, 2000’lerin başında yürütülen dezenflasyon sürecindeki ortalamanın iki katından daha fazla…”

***

Kamu sektörünün daha fazla borçlanma­sı,özel sektörün kredilendirmesine daha az kaynak ayrılması anlamına gelir…

Bu ise: Gelecekte üretimin düşmesi, it­halata bağımlılığın ve döviz ihtiyacının artması, alım gücünün daha da düşmesi, kamunun daha fazla borçlanması, kalkı­nam ama, refahı yakalayamama, krizlerden kurtulamama döngüsü anlamına gelir…

VELHASIL

Kaynağı çok daha kıt olmasına rağmen:

Kaynağı bol olan ülkelerden çok daha fazla kalkınmış ve refahı yakalamış ülkeler, bu başarısını, “bilimi dikkate alıp, eksiksiz uygulama” ya borçlu…

***

Bilime göre ekonomide öncelik:

“Kaynakların etkin dağılımı…”…

***

Bizde mi?

Yıllardır, bile/isteye yapmıyoruz o etkin dağılımı…

Yapamamamız; kalkınma ve refahı yaka­layamamızın nedeni…

Yazara Ait Diğer Yazılar