Kripto ekosistemi ve yeni dönemin dinamikleri
Dünya genelinde yüz milyonlarca yatırımcı, 4 trilyon dolar civarında piyasa değeriyle öne çıkan kripto ekosistemi içinde binlerce proje, coin ve token bulunduran devasa bir dijital evren olarak dikkat çekiyor. Ekosistemin sağlıklı gelişimi ise ayakları yere basan, sürdürülebilir düzenlemelerle mümkün. Regülasyonların uygulamaya girme hızının artması ise gelişimi destekliyor.
Kripto paralar son on yılda finansal sistemin en hızla gelişen ve en dinamik varlık sınıfı oldu. Geleneksel finans kurumlarından teknoloji şirketlerine, yatırımcılardan düzenleyicilere kadar geniş bir kesim artık bu alandaki gelişmeleri yakından takip ediyor. Hızlı gelişimin beraberinde getirdiği soru işaretlerini azaltmak, bu yeni teknolojiyi güvenli, şeffaf ve sürdürülebilir bir çerçeveye oturtabilmekten geçiyor. Bugün gelinen noktada, kripto varlıkların finans ekosisteminde kalıcı bir yer edindiğini kimse inkar etmiyor.
Dünya genelinde yüz milyonlarca yatırımcı, 4 trilyon dolar civarında piyasa değeri olan bir ekosistem ve binlerce projenin, coin’in, token’in yer aldığı kocaman bir dijital evren. Her geçen gün blok zinciri teknolojisinin gelişimi ile çeşitlenen yatırım araçları. Büyüyen bir ekosistemi sağlıklı gelişimi ancak ayakları yere basan, sürdürülebilir düzenlemelerle mümkün. Bugün itibarıyla küresel ölçekte ve Türkiye’deki son gelişmelere bakıldığında, regülasyonların uygulamaya girme hızının arttığını, farklı bölgelerin kendi önceliklerine göre modeller geliştirdiğini görüyoruz.
Yüksek kullanıcı sayısı Türkiye’yi öne çıkarıyor
Türkiye; kripto paraları hızla benimseyen ülkeler arasında yer alıyor. Genç nüfusun teknolojiye ilgisi, enflasyona karşı alternatif arayışı ve yüksek kullanıcı sayısı ülkemizi bu alanda öne çıkarıyor. Kripto varlıklar, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artık alternatif bir yatırım enstrümanı olmaktan çıktı, geleneksel finans sisteminin de kabul ettiği güçlü bir yatırım aracı haline geldi. 2024 yıl sonu verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 13 milyon kripto para yatırımcısı bulunuyor; yani her beş kişiden biri kripto varlık sahibi. Bu rakam, Türkiye’yi dünya genelinde yatırımcı sayısı açısından 3’üncü sıraya taşıyor.
Gün geçtikçe artan kullanıcı sayısı, beraberinde kontrol ve disipline edilmesi gereken büyük bir ekosistemi de doğurdu. Hem yatırımcıyı korumak hem de ekosistemin güvenli büyümesini sağlamak için 2024 itibariyle kararlı ve net adımlar atılmaya başlandı. En kritik adım, 2 Temmuz 2024’te Resmî Gazete’de yayımlanan “Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile oldu. Bu düzenleme ile kripto varlıklar ilk kez sermaye piyasası mevzuatına dahil edilerek hukuki bir tanıma kavuştu. Artık kripto borsalarının ve hizmet sağlayıcılarının Türkiye’de faaliyet gösterebilmeleri için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) lisans alması zorunlu hale getirildi. Bu adım, piyasayı disipline etmekle kalmadı, aynı zamanda yatırımcı güveni açısından da önemli bir eşik oluşturdu.
SPK’nın varlığı, gelişimi güvenli bir zemine oturtuyor
SPK’nın rolü burada oldukça önemli. Kurul, sadece denetim getiren bir otorite değil, aynı zamanda sektörün gelişimini güvenli bir zemine oturtan bir rehber olarak konumlanıyor. Özellikle lisanslama süreçleri ve faaliyet standartları, piyasanın uzun vadede daha kurumsal ve sürdürülebilir hale gelmesini sağlıyor. Bu da Türkiye’nin kripto ekosistemine küresel yatırımcı gözünde bir güven unsuru kazandırıyor.
SPK tarafından hazırlanan kural setinde kripto varlık şirketlerinde çalışan kadroların donanımlarından şirket sahiplerinin finansal geçmişine kadar birçok gereklilik kanuna bağlandı. Yine yatırımcı varlıklarının korunması, asgari özsermaye şartı, seyahat kuralı (travel rule) ve reklam/promosyon düzenlemeleri bunların başında geliyor. SPK ile düzenlemelerde iş birliği ile çalışan MASAK, transferlerde kimlik doğrulama zorunluluğu, işlem takibi ve uyum programlarının geliştirilmesi piyasaya şeffaflık kazandırırken gri alanları da ortadan kaldırıyor.
SPK’nın düzenlemelerinde yer alan gereklilikleri sağlayıp lisans için başvuran borsa ve saklama kuruluşlarının güncel sayıları ise şöyle: 9 saklama kuruluşu, 49 alım satım platformu olmak üzere toplam 58 faaliyette bulunan şirket bulunuyor. 49 alım satım platformunun 10 tanesi yeni müşteri kabul edemiyor. Türkiye’de gerçekleşen düzenlemelerde MASAK, MKK, TÜBİTAK, TSPB gibi birçok tecrübeli kurum da aktif rol oynuyor. İlerleyen süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Borsa İstanbul, Takasbank gibi kuruluşların ve bazı Bakanlıkların da süreçte yer alması bekleniyor.
Dijital varlıklarda yaşanan uluslararası gelişmeler
Avrupa Birliği’nin MiCA düzenlemesi, yıllardır tartışılan konuları tek çatı altında toplama çabasında. Lisanslama, token ihracında şeffaflık ve yatırımcı korunması gibi başlıklar, artık Avrupa’da tartışma değil uygulama konusu. Henüz tam olarak hayata geçmemiş olsa da bu netlik Avrupa’yı düzenlemeler konusunda küresel anlamda öne çıkarabilir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise hareketlilik çok fazla. SEC ve CFTC gibi kurumlar arasındaki yetki tartışmaları sürerken, diğer yandan yaptırım uygulamalarıyla piyasa üzerinde güçlü bir denetim yürütülüyor. Özellikle Trump’ın başkanlığa tekrar seçilmesinden sonra ABD’de düzenlemelerle ilgili daha somut adımlar atıldı.
SEC’in temkinli ve kontrollü hareket etmesi ile birlikte Temmuz 2025’te yürürlüğe giren GENIUS Act, stablecoin piyasasını düzenleyen ilk kapsamlı federal yasa oldu. Yasa ile birlikte stablecoin ihraççılarının rezervlerini bire bir oranında nakit ya da kısa vadeli devlet tahvilleri gibi güvenli varlıklarla desteklemesi, bu rezervleri düzenli olarak kamuya açıklaması ve iflas halinde kullanıcıların öncelikli alacaklı konumunda olması zorunlu hale getirildi. Temsilciler Meclisi’nde kabul edilerek Senatoya gönderilen CLARITY Act ise kripto varlıkların hangi kategoriye girdiğini netleştirmeye odaklanıyor; yasalaşması halinde ise uzun süredir devam eden düzenleyici belirsizliklerin önüne geçerek kurumsal yatırımcıların piyasaya girişini daha fazla kolaylaştıracak.
Bu gelişmeler, ABD’de regülasyon sürecinin artık daha kurumsal bir çerçeveye oturduğunu gösteriyor. Avrupa’da MiCA ile atılan adımlar daha yavaş ilerlese de hem Avrupa’da hem ABD’deki GENIUS ile CLARITY düzenlemeleri, kripto piyasalarında küresel ölçekte daha uyumlu bir regülasyon dönemine geçileceğinin işaretlerini veriyor.
Asya tarafında da yoğun çalışmalar var. Japonya, Hong Kong, Singapur, BAE-Dubai ve Güney Kore gibi ülkeler kripto varlık düzenlemelerinde erken adım atan ülkeler. Özellikle Singapur’un teknoloji dostu yaklaşımı, regülasyonu inovasyonun önünde bir engel değil, güvenli büyümenin bir aracı olarak konumlandırmasıyla dikkat çekiyor. Bu ülkelerde görülen model, inovasyon ile güvenlik arasındaki dengenin mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Regülasyonlar her ne kadar yatırımcıyı korumayı amaç edinse de kripto varlıklara yatırım yapanların da kendilerini koruyabilmeleri büyük önem taşıyor. Yatırımcıların kulaktan dolma bilgi yerine kendi araştırmalarını yapmaları, kripto para okur yazarlığı konusunda doğru kaynaklardan bilgi edinmeleri gerekmektedir. Böylelikle kendi risk kontrollerini sağlayabilirler.
Dünya genelinde her gün sayısı artan bireysel ve kurumsal yatırımcılar, regülatif düzenlemeler bize kripto varlıkların global finans sisteminin asli yatırım araçlarından biri haline geldiğini ispatlıyor. Büyüyen sektörde ülkemizin de yapacağı doğru hamleler, teknolojik altyapısı ve kullanıcı sayısı ile ekosistemin büyümesine öncülük edeceği şüphesiz.
Bitcoin’in rezerv varlıklar arasında yer alması önemli
Regülasyonların, kripto benimsenmesindeki önemli bir göstergesi de global şirketlerin ve ABD’de bazı eyaletlerin Bitcoin’i rezerv varlık olarak değerlendirmeye başlaması. Bugün itibariyle 117 kurumun bilançosunda toplam 173 milyar doların üzerinde değere sahip Bitcoin bulunuyor. Strategy yaklaşık 639 bin BTC ile liderliğini sürdürürken, Metaplanet, Trump Media & Technology Group, CleanSpark ve Tesla gibi şirketler de kripto varlıklarını artırmaya devam ediyor. Son dönemde Hyperscale Data ve Antelope Enterprise’ın da Bitcoin alımı yapacağını duyurması, kurumsal benimsenmenin giderek derinleştiğini gösteriyor. ABD’de Texas, Arizona, Illionis ve Indiana gibi eyaletlerin kripto varlık rezervleri tutmaya yönelik attığı adımlar, dijital varlıkların artık yalnızca özel sektörün değil, kamunun da stratejik yatırım aracı olduğunu gösteriyor.