Kripto piyasasında kazanç ve güven arayışı
Küresel finans piyasaları makro ekonomik veriler ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle sert dalgalanmalar yaşıyor. Kripto para ekosistemi ise bu gelişmelerden etkilenmekle birlikte, geleneksel piyasalara kıyasla daha hızlı toparlanma eğilimi gösteriyor.
Merkez bankalarının faiz kararlarını şekillendiren enflasyon verileri ve devletler düzeyindeki kritik görüşmeler yatırımcıların stratejilerini ve piyasa fiyatlamalarını yönlendiriyor.
Makro verilerin etkisi
12 Ağustos’ta açıklanan ABD temmuz ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), yıllık yüzde 2,7 ile beklentilerin altında kaldı. Bu,, Fed’in eylül ayında faiz indirimine başlayabileceği beklentilerini güçlendirdi ve ABD ekonomisinde yumuşak iniş ihtimali arttı. Riskli varlıklara yönelik iştahın artışı kripto varlıklara güçlü bir biçimde yansıdı. Bitcoin 124.474 dolara çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Ethereum ise 4.776 dolarla 2021’deki zirvesine yaklaştı. Kripto para piyasasının değeri de 4,25 trilyon dolar ile yeni bir rekor kırdı. Bu yükseliş uzun soluklu olmadı, iki gün sonra açıklanan temmuz ayı Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), aylık yüzde 0,9 artarak beklentilerin oldukça üzerinde geldi. Haziran 2022’den bu yana görülen en yüksek artış olan bu veri, yüksek enflasyon endişelerini yeniden alevlendirdi. Böylece Fed’in eylülde faiz indirimi olasılığı zayıfladı, piyasalarda temkinli bir duruş yeniden hakim oldu. Kripto piyasasında da kısa vadeli kâr realizasyonları öne çıktı.
Jeopolitik belirsizlikler
Ekonomik verilerin yanında siyasi gelişmeler de piyasalarda yönü etkiliyor. ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Alaska’da yaptığı görüşmeyi piyasalar merakla bekledi. Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın bitmesi ve küresel güç dengeleri bakımından kritik olan bu buluşma taraflar için olumlu geçse de gözler bundan sonra devam edecek mutabakat sürecinde olacak.
Kurumsal yatırımcı ilgisi ve piyasa güveni
Kripto varlıklara yönelik kurumsal ilgi güçlü biçimde devam ediyor. Özellikle spot Ethereum ETF’lerinde kaydedilen girişler bu eğilimi açıkça gösteriyor. Ethereum ETF’lerinde son beş günde Ethereum ETF’lerine toplam 3,37 milyar dolarlık yüksek hacimli giriş gerçekleşti. Bitcoin ETF’lerine olan talep de yedi gün boyunca aralıksız devam etti ve beş günlük giriş toplamı 966 milyon dolar oldu. Özellikle bilançosunda Bitcoin, Ethereum ve hatta Solana bulunduran şirket sayısının artması dijital varlıkların artık bir “alternatif yatırım” olmaktan çıkıp, stratejik bir rezerv aracı olarak görülmeye başlandığını gösteriyor.
ABD’den gelen açıklamalar kripto paraları domine etti
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, yaptığı açıklamalarla kripto ekosisteminin gündemindeydi. Bessent, Fed’in ekonomide yumuşak inişi desteklemek için faizleri toplamda 150-175 baz puan indirmesi gerektiğini, bu sürecin eylül ayında 50 baz puanlık bir adımla başlamasının uygun olacağını dile getirdi. Bu mesaj, riskli varlıklar ve özellikle kripto piyasaları için likidite koşullarının önümüzdeki dönemde iyileşebileceğine işaret ediyor.
Bessent’in açıklamaları para politikalarıyla sınırlı kalmadı. Kripto varlıkların stratejik önemine de değinen Bessent, federal hükümetçe el konulan Bitcoin’lerin, Başkan Trump’ın mart ayında yayımladığı Başkanlık Kararnamesi ile kurulan Stratejik Bitcoin Rezervi’nin temelini oluşturacağını duyurdu. Hazine’nin bu rezervi büyütmek için bütçe-nötr yöntemler arayacağını ve ABD’nin “dünyanın Bitcoin süper gücü” olma hedefi doğrultusunda adımların kararlılıkla atılacağını vurguladı. ABD’nin bu yaklaşımı, Bitcoin’i yalnızca bir yatırım aracı olarak değil, ulusal stratejinin parçası olarak konumlandırıyor. Böylece kripto piyasası artık sadece teknoloji meraklılarının ya da bireysel yatırımcıların alanı olmaktan çıkarak, devletler arası güç dengelerinin de bir unsuru haline geliyor.
Gelecek beklentileri
Piyasa dinamiklerinin önümüzdeki süreçte üç ana eksende şekilleneceğini öngörüyorum. Makroekonomik ve jeopolitik gelişmeler, kurumsal ilgi ve regülasyon adımları. Kripto piyasasında kısa vadeli sert hareketler devam etse de kurumsal yatırımcıların artan ilgisi ve regülasyonlar uzun vadede daha istikrarlı bir fiyat yapısının oluşmasına zemin hazırlayabilir. Bu geçiş sürecinde yatırımcıların vereceği tepki, fiyatların yönünü belirleyen en önemli unsur olmaya devam edecek.