Küresel çarpanlar ve Türkiye gerçeği: Sezen Aksu'nun müzik kataloğu gerçekten ‘ucuza’ mı gitti?

Ali EŞELİOĞLU
Ali EŞELİOĞLU BLOK ZİNCİR DÜNYASI ali.eselioglu@dunya.com

UMG, Sezen Aksu’nun müzik kataloğu haklarını 18 milyon dolara satın aldı. Aksu, kataloğunun çeyreğini NFT ile tokenize etseydi 8-10 milyon dolarlık gelir potansiyeli yakalayabilirdi. Kataloğun tamamı için bu rakam 25 milyon dolara çıkabilirdi. Ancak Türkiye müzik piyasasının sınırlı gelir potansiyeli dikkate alındığında, Aksu’nun kararı mantıklı.

Müzik katalogları artık yalnızca kültürel miras değil, yatırım yapılabi­lir bir varlık sınıfı olarak görülü­yor. Telif gelirleri, öngörülebilir ve uzun vadeli nakit akışı sağladı­ğı için globalde milyarlarca dolar­lık fon portföylerinin parçası hâli­ne geldi. Türkiye’de bu alandaki ilk büyük adım, şarkıcı, şarkı yazarı, besteci ve yapımcı Sezen Aksu’nun müzik kataloğunun yayın, senkro­nizasyon ve telif haklarının Uni­versal Music Group (UMG) tara­fından satın alınmasıyla atıldı.

Bu satış, yerli müzik endüstri­sinde önemli bir kırılma nokta­sı. Ancak kamuoyuna yansıyan 18 milyon dolarlık bedel, ekonomik açıdan yetersiz bulundu. En dikkat çekici eleştiri, ekonomist Prof. Dr. Özgür Demirtaş’tan geldi: “18 mil­yon dolar çok düşük. Danışmanlık büyük fiyasko.”

Bu yazıda, bu eleştirinin arka planını inceleyecek; satışın finan­sal yapısını analiz edecek ve şu kri­tik soruya odaklanacağız.

Sezen Aksu kataloğunu klasik satış yerine NFT yoluyla tokeni­ze etseydi, hem ekonomik hem de kültürel açıdan daha katılımcı ve kazançlı bir model ortaya çıkabi­lir miydi?

Eser telifleri neden yatırım aracıdır?

Bir müzik kataloğu, tıpkı gayri­menkul veya hisse senedi gibi tah­min edilebilir ve sürekli gelir akı­şı yaratır. Telif haklarının temel 3 bileşeni:

1-Yayın (publishing) geliri: Şarkıların dinlenmesinden doğan gelir

2-Senkronizasyon (sync) ge­liri: Reklam, film, dizi gibi görsel mecralardaki kullanımlar

3-Master geliri: Orijinal kayıt­ların (Master kayıt) kullanım hak­kı (özellikle plak şirketi düzeyinde önemli bir telif)

Bu gelirler; genellikle 5-10 yıl sü­resince öngörülebilir bir nakit akı­şı sağlar. Enflasyondan korunma özelliği gösterir. Stratejik bir ens­trüman olarak portföy çeşitlendir­mesi sağlar.

Özet olarak telif hakları; pasif gelir üreten, lisanslanabilir dijital varlıklardır. Bu özellikleri sayesin­de müzik katalogları, son 5 yılda he­dge fonların, telif haklarına odakla­nan fonların ve özel sermaye grup­larının yatırım radarına girdi.

Ne, kaça satıldı?

Universal Music Group, yaptığı açıklamada, Sezen Aksu’nun 30 al­büm ve 21 single’ı kapsayan müzik kataloğunu satın aldığını duyurdu. Satışın kapsamı:

-Yayın hakları (publishing)

-Master kayıt hakları

-Senkronizasyon hakları

-Fiziksel ve dijital gelirlerin kul­lanım ve lisanslama yetkisi

Ancak dikkat çekici bir ifade vardı: “Kataloğun yaratıcı yöneti­mi sanatçının elinde kalacak.” Bu ifade, Aksu’nun eserlerinin hangi projelerde yer alacağı konusunda belli ölçüde söz sahibi olmaya de­vam ettiğini gösteriyor. Satış be­deli resmen açıklanmasa da basına göre yaklaşık 18 milyon dolar (gün­cel kurla yaklaşık 695 milyon TL) seviyesinde gerçekleşti. İlk bakışta yüksek görünse de kataloğun yıllık gelirinin 1,5–2 milyon dolar civa­rında olduğu tahmin ediliyor. Bu da satışın 9 ile 12 çarpan aralığında değerlendiğini ortaya koyuyor.

Global karşılaştırma: Satış bedeli düşük mü?

Tablo1, son yıllarda yapılmış büyük katalog satışlarını özetli­yor. Karşılaştırma için hem satış bedeli hem de tahmini yıllık te­lif geliri baz alınarak getiri çar­panı (price-to-royalty multiple) hesaplanmıştır. Bu karşılaştır­ma Sezen Aksu’nun kataloğunun benzer uluslararası satışlara kı­yasla düşük bir çarpanla el değiş­tirdiğini ortaya koymaktadır.

Bunun olası nedenlerini aşağı­daki şekilde sıralayabiliriz:

● Türkçe içeriklerin senkronizasyon potansiyeli sınırlı kalmakta

● Türkiye pazarında di­jital müzik gelirleri düşük (kullanıcı başına ortala­ma gelir: $0.72 / ay)

● Kataloğun za­ten Türkiye’de yıl­lar içinde doygun şekilde kullanılmış olması (kısıtlı büyü­me potansiyeli)

● Telif haklarının bir kısmının Aksu’da kalmış olması (yaratıcı kontrol payı)

NFT ile tokenizasyon

NFT’ler (non-fungible tokens), dijital varlıkların benzersiz bir kimlikle blok zincir üzerinde tem­sil edilmesini sağlar. Müzik dün­yasında NFT kullanımı genellikle üç farklı biçimde uygulanır:

● Telif payı tokenizasyonu: Bir eserin dijital gelirinin belirli yüzdesi NFT’lere bölünerek ya­tırımcılara satılır. Örn: 100 NFT, toplam telifin yüzde 10’unu tem­sil eder.

● Koleksiyon amaçlı NFT’ler: Konser görüntüleri, el yazısı şarkı sözleri, stüdyo kayıtla­rı gibi içeriği barındırır. Duygusal ve kültürel bağlılığa hitap eder, ge­lir değil sahiplik hissi satar.

● Fonlama / DAO Modeli: Sanatçının hayran topluluğu bir ‘DAO’ (merkeziyetsiz otonom or­ganizasyon) kurarak yeni üretim süreçlerine finansman sağlar. To­ken sahipleri gelecekteki projeler­de söz sahibi olur.

NFT modelini seçseydi...

Bu modelde Sezen Aksu, eserle­rinin örneğin yüzde 20’lik telif pa­yını NFT’lere bölerek satabilirdi. Avantajları şunlar olurdu:

Mülkiyeti elinde tutmaya devam ederdi: NFT satışları sa­dece belirli bir payı içerdiğinden, kataloğun geri kalanı sanatçının elinde kalırdı.

Gelir çeşitliliği: Telif, kolek­siyon ve yatırımcı grubu kaynaklı üçlü gelir yapısı oluşurdu.

Fan katılımı ve bağ kurma: Sadık hayranlar bir ‘parça sahipli­ği’ hissi ile markaya daha çok bağ­lanırdı.

İkincil satışlardan kalıcı gelir: NFT’ler tekrar satıldığın­da sanatçıya her işlemden yüz­de 5–10 oranında pay düşebilir (smart contract ile). Böylece sü­rekli pasif gelir sağlanır.

Riskler ve sınırlamalar ise şöyle sıralanabilir:

Pazar dalgalanması: NFT piyasası, 2021’de zirve yaptık­tan sonra hacim ve fiyat anlamın­da sert düştü. Kalıcı model henüz oturmadı.

Yasal altyapı zayıf: Türki­ye’de telifin NFT’ye konu edil­mesi hâlâ gri alanda. MESAM ve MSG gibi kurumların henüz NFT ile entegre bir altyapısı bulunmu­yor.

Teknik ve operasyonel yük: NFT satışı bir ürün değil, toplu­luk ve teknoloji yönetimi gerekti­rir. Sezen Aksu gibi daha seçici ve sakin üretim temposuna sahip bir sanatçı için bu süreç yorucu ola­bilirdi.

Hedef kitlenin dijital ye­terliliği:Aksu’nun kitlesi içinde kripto cüzdan kullanan, NFT sa­tın alabilecek dijital okuryazarlık seviyesindeki kullanıcı oranı dü­şük olabilir.

Küresel çarpanlar ve Türkiye gerçeği: Sezen Aksu'nun müzik kataloğu gerçekten ‘ucuza’ mı gitti? - Resim : 1

NFT modelinde potansiyel getiri ne olurdu?

Varsayalım ki Sezen Aksu, ka­talog gelirlerinin sadece yüzde 25’lik kısmını NFT formatında tokenize etmeye karar verdi. Bu payı temsil eden bin adet NFT üretiliyor ve her biri, yıllık orta­lama 400 dolar telif getirisi sağ­layan bir paya denk geliyor. Şimdi basit bir projeksiyon yapalım:

● Bu NFT’lerin her biri, içer­dikleri üç yıllık gelir beklentisi üzerinden satışa çıkartılsın.

● Bu da NFT başına yaklaşık bin 200 dolar değer anlamına ge­lir (400 x 3).

● Ancak hayran ilgisi ve dijital koleksiyon değeri sayesinde bu NFT’ler 3 bin ile 5 bin dolar arasın­da fiyatlandırılabilir.

● Ortalama fiyatı 3 bin dolar ka­bul edersek:

Bin NFT x 3 bin dolar = 3 mil­yon dolar gelir (ve bu sadece yüzde 25'lik bir telif payından)

Ayrıca Sezen Aksu;

● Koleksiyon değeri taşıyan içerikleri (örneğin el yazısı şarkı sözleri, özel konser görüntüleri, sınırlı sayıda dijital albüm) NFT olarak sunduğunda bu kalemden ek 2–3 milyon dolar gelir sağlaya­bilir.

● İleri aşamada bu yapıyı bir hayran yatırım modeli (DAO) şek­linde organize ederek yatırımcı ve destekçilerden doğru­dan katkı toplasa, oradan da 3–4 milyon dolar elde edebilir.

Özetleyelim:

Tablo 2'de görüldüğü gibi yani Sezen Aksu, yalnızca kataloğunun çeyreğini NFT ile to­kenize etseydi bile, 8 ile 10 milyon dolarlık gelir potansiyeli ya­kalayabilirdi. Üstelik eserlerinin çoğunda­ki kontrolü hâlâ elinde tutarak.

Kataloğun tamamı NFT yoluyla değerlendirilseydi, bu rakam 25 milyon dolara kadar çıkabilir, geleneksel satıştaki 18 milyon doların üzerinde bir alter­natif yaratılabilirdi.

Neden bu model tercih edilmedi?

Bu soru, aslında "Neden eski/ klasik model tercih edildi" soru­sunun tersidir. Cevap oldukça net: NFT modeli hâlâ deneysel. Pazar likiditesi düşük. Yasal düzenleme­ler henüz belirsiz. Ve en önemlisi: peşin ödeme modeli NFT’ye göre çok daha güvenli.

Sezen Aksu, riski yatırımcıya değil, alıcıya devretti. Yani bir tür ‘exit’ (çıkış) yaptı. Kataloğunun getirisini bugünden sabitledi. Bu da dijitalleşmeyi yakalayan ama aşırı risk almak istemeyen sanat­çılar için anlaşılır bir stratejidir.

Türkiye’de telif ekonomisi kendine özgü koşullara sahip

Her ne kadar Sezen Aksu’nun müzik kataloğuna biçilen 18 mil­yon dolarlık değer uluslararası öl­çekte benzer albüm satışlarına göre düşük bulunsa da bu durum Türkiye müzik piyasasının kendi­ne özgü mevcut ekonomik ve yapı­sal koşulları göz önünde bulundu­rulduğunda anlaşılabilir bir sevi­yededir.

Dijital gelirler neden düşük?

Spotify Türkiye’de abone başına aylık ortalama gelir 0,72 ABD dola­rı civarındayken, bu rakam ABD’de 4,3 dolara kadar çıkabiliyor. You­Tube tarafında da Türkiye, en dü­şük CPM (bin gösterim başı gelir) oranlarına sahip ülkelerden biri: Türkiye’de ortalama CPM 3,1 ABD doları, ABD’de ise 32,7 dolar sevi­yesinde. Senkronizasyon gelirleri (film, dizi, reklam) sınırlı sayıda ve düşük bütçeli projelerle sınırlı ka­lıyor. Telif birlikleri olan MESAM ve MSG ise hâlâ gelişmekte olan yapılara sahip.

Tüm bu nedenlerle Sezen Ak­su’nun kataloğu, Türkiye pazarın­da potansiyelinin büyük kısmını zaten gerçekleştirmişti. Yani artık ‘büyüme’ değil, ‘sürekli pasif gelir’ modelindeydi.

Bu gibi durumlarda, yatırım dünyasında sıkça başvurulan yön­tem şudur: “Nakit akışı doygunluğa ulaştığında, varlık satışıyla kâr re­alize edilir.” Aksu’nun yaptığı satış da bu yaklaşımla açıklanabilir.

Bir emsal olabilir mi?

Bu satış, Türkiye’de birçok sa­natçının dikkatini çekecektir. Özellikle katalog geçmişi güç­lü olan ve aktif üretimde olmayan isimler için bu strateji cazip hâle gelebilir. Olası etki alanları ise şöy­le sıralanabilir:

● Tarkan, Kenan Doğulu, MFÖ, Ajda Pekkan gibi sanatçılar için portföy satışı bir alternatif hâline gelir.

● Yatırım fonları, Türk müzik teliflerine yönelik yapılandırılmış ürünler geliştirebilir.

● MESAM–MSG gibi birlikler, NFT tabanlı telif paylaşımı üze­rine yasal ve teknolojik dönüşüm başlatabilir.

● Hayran toplulukları, sanatçı­larla yatırım temelli ilişki kurma­nın yollarını aramaya başlar.

Yani bu sadece bir satış değil; Türkiye’de telif hakkı bilincinin fi­nansal modele dönüşmesinin ilk adımıdır.

Rasyonel bir ‘exit’ stratejisi

Finansal açıdan bakıldığında Se­zen Aksu’nun yaptığı satış, Tablo 3'teki gibi üç başlık altında değer­lendirilebilir.

Özgür Demirtaş’ın eleştirisi bir noktada haklıdır: Global karşılaş­tırmada değer düşük kalmıştır. An­cak kataloğun performans limit­leri, pazar gerçekleri ve Aksu’nun profilindeki bir sanatçı için bu sa­tış rasyonel bir ‘exit’ stratejisi ola­rak değerlendirilebilir.

NFT seçeneği ise heyecan veri­ci olmakla birlikte, ülkemiz şartla­rında henüz ekonomik getirisi ga­ranti altına alınabilecek bir model değildir. Kolektif sahiplik fikri, kül­türel olarak çekici olabilir ama fi­nansal olarak hâlâ sınırlıdır.

Daha garantili ve öngörülebilir bir model

Bölüm 3’te yer alan küresel çar­pan analizine göre, Sezen Ak­su’nun kataloğu global sanatçıla­ra kıyasla daha düşük bir bedelle satılmış görünüyor. Ancak Türki­ye müzik piyasasının sınırlı gelir potansiyeli dikkate alındığında, bu çarpan hâlâ yüksek sayılabilir.

Aksu’nun müziği artık küresel bir müzik devinin portföyünde ola­bilir, fakat bu yalnızca gelir modeli­nin el değiştirmesi anlamına gelir. Sanatın kendisi değil. NFT’leşme, daha yaratıcı ama daha belirsiz bir yol olurdu. Aksu ise tercihini, daha garantili ve öngörülebilir bir finan­sal modelden yana kullandı. İçinde bulunduğu pazar koşulları, üretim temposu ve yasal altyapı göz önü­ne alındığında bu oldukça mantık­lı bir karar.

Finans literatüründe bunun adı çok net: “Likiditeyi maksimi­ze ederek, yaratıcı kontrolü koru­mak.”

Bir sanatçı için en akıllı satış bi­çimi de belki budur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar