“Küresel kuraklık 2050’de 60 milyar ekonomik yıkıma neden olacak”
Bilim çözüm önerilerini masaya koyarken Türkiye palyatif çözümlerle günü oyalıyor. IPCC verileri, susuzluğun etkisinin rakamlardan çok daha fazlasına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Açlık, çatışmalar, savaşlar, göçler insanlık 10 bin yılda kazandığı tüm uygarlık unsurlarını kaybedebilir.
Türkiye yanıyor, kuruyor, kaybediyor
Türkiye’nin tarım haritası birkaç yıldır olduğu gibi bu yıl da kuraklığın gölgesinde eridi gitti. Kanallardan su yerine umutsuzluk taşındı, barajlar kurudu. Toprak susuz, insanlık aç ama en önemlisi akli melekeleri susuz zihinler, insanlığın en az kuraklık kadar düşmanı. 2024 yılına göre buğdayda yüzde 20, arpada yüzde 30, çeltikte yüzde 20 nohutta yüzde 30, mercimekte yüzde 30, pamukta yüzde 20, kanolada yüzde 30 verim kaybı bekleniyor. Sadece meyvede 12 milyon tondan fazla kayıp var. Kayıplar, her yıl artmaya devam ediyor.
Fao, “Dünyadaki her 5 kaloriden 3’ü yağışa bağlı tarım arazilerinden geliyor. Su stresi arttığında gıda zinciri kırılabilir.” BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi Kuraklığa Dayanıklılık İçin Doğa Temelli Çözümler Raporuna göre de küresel kuraklık 2050’de 60 milyar dolarlık tarımsal bir ekonomik yıkıma neden olacak.
Bilim, uyarmaktan yoruldu. Tarımdaki en ivedi işlerden biri modern sulama sistemleriyle suyu kontrol altına almak, az suyla yetişen tohumlar geliştirmek. Belediyeler hala kamyonlarla park bahçe suluyor, kamunun çimleri vahşi sulamaya mahkum. Tüketicilerin su bilinci yok denecek kadar az. Türkiye kanunlarını, yönetmeliklerini, gereklilikleri, olanı biteni anlatamıyor veya anlatmak istemiyor, önceliklerini, ehimle mühimi dengeleyemiyor. Bilimi savunanlar, puslu havada kim vurduya gidiyor.
Hayvancılığın mısır ve su imtihanı
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın suyu merkeze alan “Tarımsa Üretimde Planlı Dönem” stratejisi başladı ancak sonuçlar için en az üç yıl lazım. Planlama’ya rağmen üreticiler yüksek gelir getiren mısırı ekmeye devam ediyor. TÜSEDAD “deniz suyunu tuzdan arındıracak teknolojiler çalışılmalı, mısır üretimine hayvancılığa özel izin verilmeli” diyor.
Gübrenin kimyasal ayak izi düşürüldü
Bir tarafta sorunlar, akıl tutulmaları yaşanırken diğer tarafta bilim can havliyle gezegeni kurtaracak çalışmalara kafa yoruyor. Dünyada her yıl kullanılan 115 milyon ton azotlu gübrenin üçte ikisi akıntıyla gidiyor. Bilim insanları gübre akışından kaynaklanan nitrat atıklarını algılayıp amonyağa dönüştüren yaratıcı bir jel üretti. Schaun Üniversitesi geçtiğimiz yıl da kendi kendini sulayabilen akıllı hidrojel jel üretmişti. Jelin algılama yeteneği kullanılarak topraktaki atık nitrat seviyesi tespit ediliyor, amonyağa dönüştürülüyor ve amonyaklı su depolanıp, gerektiğinde toprak sulanıyor. Sistem yanı zamanda tarımsal faaliyetin “kimyasal ayak izini” de düşürüyor. Hollanda 2023’te yürülüğe giren Nitrat Azaltım Programıyla nitrat kirliliğini yüzde 20 azalttı.
IPCC uyarıyor “Tarım alanlarının yüzde 19’u yok olabilir”
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporuna göre, kuraklığa dayanıklı bitkiler geliştirilmezse 2080’e kadar tarım alanlarının yüzde 19’u kullanım dışı kalacak. UC Riverside bilim insanları, birkilerin yaprak gözeneklerini kuraklık dönemlerinde kapatarak su kaybını önleyen miyozin XI proteinini keşfetti. Hücresel bileşenleri taşımasıyla bilinen kurye protein miyozin XI, kuruyan topraklara, korkulu bir geleceğe umut olabilir. Tarımda iklim adaptasyonunun en kritik alanlarından biri olağanüstü iklim kouşullarına uygun bitkiler geliştirmek.
Aya giden pirinç dünyayı kurtarabilir
Bilim insanları, Ay ve Mars’ta yetiştirilebilen 10 cm uzayan proteince yüksek bodur pirinç geliştirdi. Ultra küçük pirinç, dayanıklılığıyla sadece uzaydaki astronotları değil iklimi her gün daha da bozulan gezegenin de geleceğini besleyebilir. İtalyan Uzay ajansı bitki biyoloğu Marta Del Bianco’ya göre, “uzay şartlarında yetişebilen pirinç Antartika kutuplarında, Arktik ve çöller gibi elverişsiz alanlarda da gıda üretiminin önünü açabilir.” Çin 2019’de hastalıklara karşı direnci yüksek, verimli GDO pirinç geliştirmişti.
Kurumsal kuraklık/cehalet pazarı
Velhasıl, Türkiye’de kuraklık sadece toprağı değil zihinleri kurutan bir krize dönüşüyor, karar mekanizmalarını kurutuyor. Bilim suyu yönetebilmek için elinde çözümlerle beklerken, inat, cehalet, kısa vadeli hesaplar çözümleri kapının dışına itiyor. Ülkenin en önemli haber kanalları “tarlada beş manavda 15” konularını bir bilmeyene sorarak “kurumsal bilgisizlik, kurumsal hurafe bataklığını besliyor, memleket “kurumsal cehalete” maruz bırakılıyor. Fao’ya göre, “bilgi açığı, su açığı kadar tehlikli.”