Made in China 2025 ve ESG

Yıla Trump’ın küresel ticaret pazarları­na etkisi ile başlamıştık. Neredeyse yı­lın ilk yarısını kenara koymaya haftalar kal­dı. Trump bir öngörülemezlik gölgesinde çok sayıda karara imza atıyor sonra da ka­rarlarında ertelemeye gidiyor. Görünen o ki görevde kaldığı süre boyunca bazen eli­ni yükseltip bazen geri adım atacak. Kafa karıştırıcı!

Bu gündem kalabalığı içerisin­de de küresel ticaret adımlarında şüphesiz önemli odaklarından birisi Çin. Trump, bir yandan Çin’den mal almayacağız diyor ama bir taraftan bu stratejiyi destekleyecek olan “ithal ikamesi” politikası için de elle tutulur bir yol haritası açıklamış değil. Çin ise, tüm bu belirsizliklere rağmen hızla esmeye de­vam ediyor.

Made in China 2025 (MIC2025) stratejisi ile küresel pazarlarda liderlik hedefi . . .

Çin, 2015 yılında 2025 (MIC2025) strate­jisini açıklamıştı. Bu yeni vizyon, Çin’i ön­ceden tanıdığımız şekliyle; düşük maliyetli iş gücüne dayalı üretim modelinden çıkar­mayı, yüksek teknolojili, katma değerli, re­kabetçi ve sürdürülebilir üretim modeline geçmeyi amaçlamaktaydı. Şüphesiz bu ko­şulların sağlanması, eğitimden Ar-GE’ye ve devlet teşviklerine kadar geniş kapsamlı bir eşgüdüm gerektiriyordu.

Olay sadece ara malında Dünya Fabrikası olmak değil, yük­sek teknoloji, inovasyon ve sürdürülebilir­lik temelli bir üretim devi haline gelmek ve hatta Dünya’nın takip ettiği Çin’li markalar yaratmaktı. MIC2025 Çin üretimli çekirdek malzemelerin büyüklüğünü 2020 yılına ka­dar yüzde 40’a ve 2025’e kadar yüzde 70’e yükseltmeyi hedeflemekteydi. Yani, Çin de aslında Trump gibi düşünüyordu, “biz yapa­lım, daha az alalım, çok satalım”.

MIC2025 hedef listesinde Çin’in inovasyon hamleleri rekabet avantajı sağlıyor…

Bu kapsamda Çin, elektrikli araçlardan yapay zekaya, 5G’den biyoteknolojiye ve ha­vacılık sektörüne kadar on stratejik alan be­lirlemiş ve küresel liderlik hedefi koymuş­tu. Şüphesiz bu sanayi dönüşümü esnasında son yılların en önemli gündemi olan sürdü­rülebilirlik ve çevresel riskler de göz önün­de bulundurulacak ve her yatırımın ESG (Environmental, Social and Governance) boyutu incelenecek ve Çin’li şirketler bu konuda da desteklenecekti. ESG bakışı ol­madan, sürdürülebilirlik hassasiyeti olan gelişmiş pazarlarda varlığını koruyamazdı.

Peki Çin’in bu konuda karnesi nasıl? Son raporlar, MIC2025’in başarısının karmaşık bir tablo sergilediğini ifade etmekte. Çin’in bazı sektörlerde önemli ilerlemeler kaydet­tiğini biliyoruz. Örneğin, elektrikli araçlar­da önemli rakipleri geride bıraktı. Uluslara­rası Enerji Ajansı 2025 raporuna göre, 2024 yılında Dünya elektrikli araç satış hacmi 17 milyon adet. Çin’in tek başına 11 milyon adet araç sattığı rakamlara yansımış. S&P Global raporunda, Çin’in 2024 yılında Dün­ya’da kurulu güneş enerji kapasitesinin tek başına yüzde 15’ne yatırım yaptığı yer al­makta. Global Inovasyon Endeksi 2024 ve­risine göre ise, 133 ülke arasında Çin kendi­ne 11. sırada yer bulmuş.

Çin’in ESG karnesi belirsiz. . .

Malum ESG 3 tema altında inceleniyor. Çevresel, sosyal ve yönetsel konularda bi­linçli şirketlerin orta ve uzun vadede değer maksimizasyonu sağlayacağı bekleniyor. ESG gelişen ve gelişmekte olan çok sayıda ülke tarafından regüle edilmeye çalışılan bir gelişme. Sanayi ve üretim tarafında büyüme hedefleri kapsamında şirketleri zorlayan bir süreç ama bir rekabet ayrıcalığı. Hatta konu o kadar önemli ki artık kamu otoriteleri bu konuda şeffaf raporlamalar bekliyor. Konu ESG olunca, Çin’in biraz daha yolu var sanki.

Mesela, Çin’in temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılmasına yönelik yatırımlarına karşın, karbon salınım istatistikleri bu çaba­yı yansıtmıyor. Yüksek büyüme hedefi, çev­resel riskleri arttırıyor. MIC2025 kapsamın­da desteklenen büyük devlet şirketlerinde işçi hakları, eşitlik ve sosyal şeffaflık konu­larında geliştirilmeye açık hususlar olduğu da raporlara yansıyor. Çin’in şeffaflık sorunu olduğu da biliniyor. Öte yandan Çin, Aralık 2024’te ESG’ye yönelik standartlarını açık­ladı. Bu konuda 2030’a kadar tam uyum he­defi koydu. Çin de biliyor ki teknoloji odaklı agresif büyümek için, ESG faktörlerine yatı­rım yapmadan liderliğe soyunamaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar