Numan Kurtulmuş ile 3 soru 3 cevap

ABD İran’a saldırmadan bir gün önce Türkiye Bü­yük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş Brüksel’deydi. NATO mütte­fikleri parlamento başkanları (NATOPA) toplantısına katıl­mak için Brüksel’e gelen Kur­tulmuş, müttefik ülke parla­mento başkanları ile ikili gö­rüşmeler de yaptı.

NATO Parlamento Başkan­ları Zirvesi’nin verimli geçtiği­ni ifade eden Kurtulmuş, TBMM olarak Türkiye’nin tezlerini ve duruşunu aktarmak için tüm uluslararası platformlarda varlık gösterdiklerini belirtti. Kurtul­muş, “NATO üyesi ülkelere de şu uyarıda bulunduk. Ukrayna mese­lesinde gösterdiğiniz tavrı bir şe­kilde Filistin’in baskı altına alın­ması ve Gazze’de bir büyük katli­amın, soykırımın uygulanmasına karşı da göstermeniz gerekir gö­rüşümüzü müttefiklerle paylaş­tık” dedi.

NATOPA toplantısı sonra­sı TBMM Başkanı Kurtulmuş Brüksel’de basın mensuplarıy­la bir araya geldi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a 3 soru sor­dum, 3 cevap aldım…

“NATO kendini adapte etmesi lazım”

Soru 1: Sayın Başkan Brük­sel’e hoş geldiniz. NATO'nun en doğu sınırında bulunan mütte­fik ülkeyiz. Brüksel’de NATOPA toplantısında mevkidaşlarınız­la görüştünüz, ikili görüşmeler de yaptınız. Malum komşu ülke­mizde savaş var. Savaşın geniş­lemesi, ileri senaryolarda NATO müttefiklerinin tavrı ne olacak? Bununla ilgili izlenimleriniz, dü­şünceleriniz nelerdir?

Cevap 1: Şimdi tabii burada açık ve temkinli konuşmak duru­mundayım. NATO özellikle son zamanlarda karşı karşıya kal­dığı tehditler karşısında or­tak bir tepki vermeyi başa­ramadı. Bunu açıkça görüyo­ruz. Bunun en bariz yönüyle 2014 yılında Kırım'ın ilhak edilmesidir. Aynı şeyi hem NATO için hem Avrupa ülke­leri için söyleyebiliriz. Söz­lü olarak tepkiler verilmiş­tir ama Kırım’ın ilhakı zaten başka ilhak kapılarının da açıldığı bir senaryoydu.

Evet, dünyanın en kuvvetli hala en kuvvetli ortak savunma meka­nizması, ortak savunma şemsiyesi ama NATO'nun hem harcamalar üzerinden kendisini koruyabile­cek ekipman ve bir savunma stra­tejisini geliştirmek hem de ortak bir stratejiyi geliştirmek konu­sunda eksiklikleri olduğunu dü­şünüyorum. Ama bence en önemli eksikliği NATO'nun kurulmasını sağlayan küresel şartlar bugünün şartlarıyla birebir aynı değildir. Dolayısıyla bu şartlar çerçevesin­de NATO'nun da kendisini bu yeni döneme adapte etmesi lazım.

Neyi kastediyorum? NATO evet bir savunma paktıdır. Ama bir sa­vunma paktı nasıl bir barış pers­pektifi geliştireceği üzerinde de çalışmak durumundadır. Yani dünyada hiçbir savaş sonsuza ka­dar sürmez. Hiçbir savunma itti­fakı da sonsuza kadar aynı şekil­de gücünü koruyamaz. Dolayısıyla burada NATO'nun aynı zamanda da bir barış perspektifi, barışın nasıl tesis edilebileceğine ilişkin konular üzerinde yoğunlaşması gerekir. Tekraren söylüyorum yet­miş altı sene oldu NATO'nun ku­ruluşundan bu yana. Yetmiş altı sene önceki dünya bugünün dün­yası değil. Bambaşka ittifaklar, bambaşka güçler ortaya çıkıyor.

Avrupalı Türkler temsil edilmeli

Soru 2: Avrupa'da yaklaşık 5 milyon yurttaşımız yaşıyor. Avru­palı Türkler, kimilerinin “gurbet­çi” diye tanımladığı Avrupalı Türk­ler’in TBMM'de temsil edildiğine inanıyor musunuz? Avrupalı Türk­ler’in TBMM’de temsil edilmesi yönünde çalışmaları var mı?

Cevap 2: Bu yıl da konuştuğu­muz bir konu, çok çalışıldı. Bunun için de teklifler de hazırlandı. Ta­bii buradaki temel şey Avrupa’da yaşayan gurbetçi kardeşlerimiz, Avrupa Türkleri’ni temsil ede­cek bir seçim bölgesi meselesinin uyarlanmasıdır. Ama şu bir mer­haleydi.

Avrupa’da yaşayanların oy vermesi, Avrupa’daki oy veren vatandaşlarımızın oyları, son se­çimde bile hatırlıyorum en az üç dört milletvekilinin üzerinde et­kisi oldu. Yani buradan gelen oyla­rın durumuna göre milletvekille­rini değiştiğini biliyoruz. Bu konu geliştirilebilir. Avrupa'yı ayrı bir seçim bölgesi olarak nasıl kabul edebiliriz? Burada birtakım zor­luklar var. Ama sonuçta belki ge­çici olarak partiler şunu yapabilir. Bildiğim kadarıyla partilerin hep­sinde Avrupa’da yaşayan, bura­da büyümüş olan arkadaşlarımı­zın siyasette olduğu örnekler var. Bu örnekleri artırılabiliriz. Örne­ğin Aile ve Sosyal Politikalar Ba­kanımız Mahinur Özdemir Gök­taş Brüksel’den bir arkadaşımız. Meclis’te Avrupa'da yetişmiş çok sayıda arkadaşımız var.

Avrupa'da yaşayan Türkler’in artık iki arada bir derede kalan insanlar olmadığını görüyorum, bundan çok memnunum. Avru­pa’da artık toplumlarına iyi enteg­re olmuş, Türkiye’yi, memleketini iyi bilen, dünyayı iyi okuyan, tanı­yan ve gerçekten nitelikli insanla­rın yetişmekte olduğunu görüyo­rum. Bu çok sevindirici bir geliş­medir.

Yurtdışı “oy hakkı” kaldırılsın

Soru 3: Ancak, diğer taraftan kamuoyunda, “Avrupa’da yaşayan vatandaşlar Türkiye seçimlerin­de oy kullanmasınlar, orada yaşı­yorlar ama bizim kaderimizi tayin ediyorlar. Yurtdışında oy kullan­ma hakkı kaldırılsın” tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap 3: Çok marjinal bir görüş bu. Ben açıkçası ilk sefer, hatta sizi dinlerken şaşırdım bu görüşe. Ya­ni zaten yıllardır söylenen buydu, Avrupa'da yaşayan bir vatandaşı­mızın Türkiye'de oy kullanması aslında Türkiye ile arasındaki ba­ğın somut hale dönüştürülmesi­dir. Dolayısıyla bu çok doğru olan bir uygulamadır. Ve ben de bu ko­nuda hiç aksi görüş duymadım şimdiye kadar.

Yazara Ait Diğer Yazılar