Piyasa ekonomisinde faiz nedir? TCMB ne yapacak ne yapmamalı?

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist sevket.sayilgan@dunya.com

Ekonomi politikaları temelde ikiye ayrılır. a) Para politikası b) Maliye politikası Bu politikalarla a) Fiyat istikrarı b) Büyüme c) Tam istihdam olması amaçlanır. Ancak bu amaçlar aynı dönemde sağlanması, sürdürülmesi mümkün olmamaktadır.

Konjonktür, Ülkenin yapısal özellikleri, Beklentiler aralarında öncelikte bulunmayı gerektirmektedir. Öncelikler belirlenirken doğaldır ki ekonomi politikası araçları da değişmektedir. Para politikası araçları öncelikli “faiz” çevresinde oluşurken, maliye politikası araçları ise “vergi” ile oluşmaktadır.

Bu araçların kendi etki alanları ve sonuçları itibariyle de önceliği ve kapsayıcılığı siyasetin önceliği ile de ilişki halindedir. Unutmayalım ki hızlı ve yüzeysel çözümler para politikası ile uygulanırken, maliye politikası ise daha uzun dönemli ve kalıcı çözümler yaratmaktadır. Kısaca siyasetin popülizm ile ekonominin gerçekleri arasında ki öncelik ülkelerin istikrarlı ve sürdürülebilir yapılarını da belirlemektedir.

Tüm bu konsept içinde unutulmaması gereken koşullardan biri de globalleşmiş bir dünyada bu politika uygulamalarının yapılıyor olmasıdır. Dolayısıyla politika tercihleri ve uygulama şekillerinin kendine özel kurallar içinde yapılamayacağıdır. Eğer bu global dünyanın şartlarını kabul edip, uyulacağı taahhüt edildiyse kurallara uyulmak zorundadır.

Yoksa ekonomi yönetimleri piyasaları bu kural dışı uygulamalar ile yönetmeyi tercih ederlerse sonucunda yükselen kurlar, fiyat ve finansal istikrarın bozulması ve arttırılmak zorunda kalınan faizler olarak katlanmak zorunda kalınır. Tüm bu piyasa ekonomisi mekanizmasın da dikkatten uzak tutulmaması gereken bir konu da “imkansız üçleme” diye ifade edilen 3 değer arasındaki ilişki üzerine çalışmaktadır.

Bunlar-faiz-kur-kambiyo sistemidir. Kural bu üç değerin sadece birini kontrol edilebileceği diğerlerinin serbest bırakılması şartına bağlı çalışır. Türkiye 2001 Şubat krizinden beri döviz kurunu ve kambiyo sistemini serbest, faizi ise kontrol ederek tüm sistemin dengesini kurmuş ve global dengeye eklemlenmiştir.

Mekanizma enflasyonun yönetilmesinde kontrol edilen faiz ile müdahale edilmesini gerektirmektedir. Ancak 2021 Eylül ve 2023 Mayıs döneminde bu denge mekanizmasının dışına çıkmanın maliyetini bugün yüksek enflasyon ve kur seviyesi olarak ödenmekte ve başta otonom düşürülen faiz de arttırılmak zorunda kalınmıştır.

Ülkemiz 2023 Mayıs seçimlerinden sonra uyguladığı ekonomi politikalarda 180 derece dönüşle birlikte Ortodoks politikalar uygulanmaya başlandı. Bu politikaların hiç şüphesiz temel aracı TCMB kontrolünde olan faiz politikasıdır. Buna bağlı olarak da 1 haftalık repo (borç verme faizi) politika faizi olarak kullanılmaktadır.

Bu faiz aracı hem simgesel, hem de fonksiyonel etkisi açısından bugün ağırlıklı tüm dünya ekonomilerinde benzer şekilde kullanılmaktadır. Burada amaç dezenflasyon yaratarak fiyat istikrarı sağlamaktır. Tabii burada bu uygulamanın mekanizmasına bakılacak olursa kök sebep öncelikle ekonomiyi yavaşlatmak, soğutmaktır. Doğaldır ki hiçbir siyasi iktidar da yavaşlayan ve soğuyan bir ekonomi yaratmış olmayı istemeyecektir.

Burada siyasetin ekonominin yönetimine olan müdahale şekli ülke istikrarını belirleyen temel faktör olacaktır. Burada risk ekonomi yönetimi ile siyasi iktidarın mutabakatının ne kadar ve ne şekilde süreceği konusu da önümüzdeki temel risklerden biri olarak durmaktadır. 23 Kasım 2023’t TCMB’nin para politikası faizi ile ilgili değerlendirme yapacaktır. Ekim 2023’te yüzde 35 çıkarılan politika faizinde beklenti yıl sonunu yüzde 40, bu ay ise 25 baz puan artırılması yönündedir.

Tabi bu arada dış piyasalarda yaşanacak gelişmelerin de etkisi bu hedefler doğrultusunda değişiklik ihtiyacı yaratabileceği de unutulmamalıdır. Merkez Bankalarının en önemli sermayeleri güven ve itibar olduğu unutulmayarak karar süreçlerinin bağımsızlığının sağlanması orta, uzun vadede siyasi iktidarın da lehine sonuçlar yaratacaktır. Son söz: Herkes cennete gitmek istiyor, ancak hiç kimse ölmek istemiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar