Schrödinger'in işsizlik oranı
TÜİK, Haziran 2025 işsizlik verilerini açıkladı. Manşet işsizlik oranımız mayısa göre 0.2 puan artsa da hala %8.6 gibi bizim için oldukça düşük bir seviyede. Fakat atıl işgücü oranımız 1.8 puan artarak %32.9 seviyesine geldi. Tam iki yıl önce Haziran 2023’te manşet işsizlik oranımız %9.3’ken, atıl işgücü oranımız %24 seviyesindeymiş. Nasıl oluyor da işsizliğimiz artmazken atıl işgücü oranımız bu kadar yükseliyor.
İşgücüne katılım oranı yüzde 53,5
Cevabı aramadan önce biraz kavramları yerli yerine oturtalım. Efendim işgücü için elimizde bulunan havuz 15 yaş üstü kurumsal olmayan nüfus. (hapishane, huzurevi, kışla gibi yerlerde ikamet edenleri dışarıda bırakıyoruz.) Bu nüfus bizde 66.4 milyon. Bunların 35.5 milyonu işgücünde, 30.9 milyonuysa işgücüne dahil değil. Ne demek peki bu? İşgücünün resmi tanımı; “Ekonomik mal ve hizmetlerin üretimi için emek arzında bulunan çalışma çağındaki nüfus”. Demek ki 66.4 milyon insandan 30.9 milyonu mal ve hizmet üretimi için emek arzında bulunmuyor ülkemizde.
Yani işgücüne katılım oranımız sadece %53,5. Peki kalan %46,5 neden çalışmak istemiyor. Bu duruma ev hanımları, yaşlılar gibi kronik unsurlar ve iş aramaktan ümidini kesmiş olanların emek arzında bulunmaması en büyük sebep. İşte bu 35.5 milyonluk işgücü içinde iş arayıp da bulamayanlara işsiz diyoruz. Resmi tanımla işsiz; “son dört hafta içerisinde aktif olarak iş arayan, iş bulduğu takdirde 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişilerden oluşmaktadır.” Bizde bu kişilerin sayısı yaklaşık 3 milyon.
Bu 3 milyonu da işgücü olan 35.5 milyona böldüğümüzde işsizlik oranına ulaşıyoruz. Yani %8,6. Kalan 32.5 milyon kişi ise istihdamda sayılıyor. Biraz rakamlara fazla girdik ama sözün özü şu ki; biz çalışabilir durumda olan nüfusumuzun ancak 32.5 milyonunu yani %48,8’unu çalıştırabiliyoruz. Buna da istihdam oranı diyoruz. Bu oran yükselmeden de zenginleşmenin gelmesi çok zor. Bu konuda bana kalırsa ilk yapılması gereken şey kadınların istihdamdaki rolüne ilişkin kapsamlı reformlar yapmak.
Atıl işgücü oranı
İstihdam içinde olan 32.5 milyon insan da tam olarak ve mutlu bir şekilde çalışıyor sayılmaz. Kimi çalışabilecek zamanının bir kısmında çalışıyor, kimiyse işinden memnun değil ve çalışırken iş arıyor. İşte bu da bizi yazının başındaki atıl işgücü kavramına götürüyor. Bir haftada 40 saatten az çalışan ama imkan olsa daha fazla çalışmaya hazır olduğunu belirten kişilerden oluşan gruba zamana bağlı eksik istihdam diyoruz.
Diğer taraftan mevcut durumda tam zamanlı çalışan ama son 4 hafta içinde iş aramış ve 2 hafta içinde çalışmaya başlayabilecek durumda olan kişilerden oluşan gruba da yetersiz istihdam diyoruz. İşsizler ve saydığım iki grubu birleştirdiğimizde ortaya çıkan oran işte yukarıda bahsettiğim atıl işgücü oranı. Bu oranın 2023 Haziran’daki %24 oranından 2025 Haziran’daki %32,9 oranına yükselmesinin en büyük nedeni zamana bağlı eksik istihdamdaki artış. Çünkü zamana bağlı eksik istihdam ve işsizliğin bütünleşik oranı aynı dönemde %16,2’den %23’e yükselmiş. Aynı dönemde işsizliğin %9,3’ten %8,6’ya geldiğini hatırlatalım.
TÜİK bir çalışma yapmalı
Bu dönemde işgücü verimliliğimiz çok arttı da bir kişi daha fazla ürün üretiyor, onun için az çalışıversinler, iyi üretiyorlar diyebilir miyiz? Hiç sanmıyorum. Demek ki aynı istihdam oranıyla çalışma saatleri düştüğü için daha az üretiyoruz. Bunun sebebi nedir? Hizmet sektöründeki yarı zamanlı part-time çalışma mı, kuryelerdeki artış mı, tarımdan gelen etki mi, göçmen etkisi mi? TÜİK bu konuda bir çalışma yayınlayıp bizi aydınlatırsa çok mutlu oluruz.