Sinyal ve gürültü

Genelde mühendislerin bildiği bir konu üzerinden yazıyı açmak bi­raz iddialı olabilir. Zira “Anlattığınız, karşınızdakinin anlayabildiği kadar­dır” sözünden hareketle çoğu zaman pek bir şey anlatmanın da mümkün ol­madığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz ister is­temez.

Sinyal genelde almak istediğiniz ya da size faydalı olabilecek bilgiyi tem­sil eder, gürültü ise anlam içermeyen ve sinyali bozan dalgalanmadır. Gürültü­yü ayıklayarak sinyali yakalayabilmek önemlidir. Tam aynı anlamı içermese de konuyu basitleştirmek adına ‘sapla samanı ayırmak’ dersem daha net anla­şılabilirim sanırım.

Tarife kararları tamamen Trump’ın kontrolünde değil

Ekonominin ve piyasaların işleyişi de büyük oranda böyledir. Takip edebil­diğiniz ya da sosyal medyada önünü­ze gelen binlerce şeyin arasında olanı biteni daha iyi anlamak adına bazıla­rını ayıklarsınız, istediğiniz sonuçları alamazsanız, yaptığınız filtrelemeyi değiştirirsiniz. Normal koşullar altın­da olmadığımız herkesin malumu diye düşünüyorum.

ABD Başkanı Trump’ın gümrük tarifeleri konusunda ocak ayından bu yana yaptıkları ve bunun piyasaya yansımalarından bahsediyo­rum. Konu tamamen Trump’ın elin­de ve kontrolünde de değil. ABD’de bir mahkemenin gümrük tarifelerine dair aldığı karar, kuvvetler ayrılığı olan bir ülkede başkan da olsanız her kararı ala­mayacağınız, alsanız bile uygulamaya­cağınız anlamına geliyor.

Gümrük tarifesi kararlarının etkisi geçicidir

Fed yetkililerinin önceki aylarda de­dikleri gibi aslında gümrük tarifelerine ilişkin kararların etkisi geçicidir, ulus­lararası ticaret bir müddet tökezledik­ten sonra yeni bir dengeye kavuşur, te­ori bize bunu söylüyor en azından.

An­cak Trump gibi öngörülmesi zor ve geçen başkanlık dönemine göre kendi deyi­miyle “sistemi öğrendiği” için daha ma­hir bir başkanın yaptıkları belki gürültü değil de sinyalin kendisidir? 2008 sonra­sı global merkez bankalarının bilançola­rını düzenli olarak büyüttüğü dönemde hatırlarsınız “Fed put” diye bir kavram vardı.

Yani piyasa kötüye giderken Fed bir şekilde müdahale eder ve piyasa dos­tu bir hamle yapar şeklinde düşünülür­dü. Peki önümüzdeki dört yıl da bu sefer “Trump call” gibi yeni bir kavram ortaya çıkabilir mi, hep birlikte göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar