Trump ve Musk: Ego savaşının kaybedeni
Son birkaç gündür Trump ve Musk kavgasını seyrediyoruz. İki cambaz bir ipte oynamazdı ve tamamen çıkar ilişkisi ile kurulmuş bu iş birliğinin bir sonu olacaktı. Bu savaşı kim kazanır göreceğiz ama birbirlerine zarar vermeye devam edecekleri bir senaryo ile ortak bir paydada yeniden anlaşacakları farklı bir senaryo da tartışmaya açık.
Musk olmasaydı Trump seçimi alamaz mıydı?
Musk’ın, Trump 2.0 dönemine katkılarını hatırlayalım. Trump’ın geçmiş döneminde özellikle geleneksel sağ seçmene hitap ettiğini, gençler ve teknoloji girişimcileri ile daha mesafeli bir ilişkisi olduğunu biliyoruz. Elon Musk ise sansür karşıtı söylemleri ve merkeziyetsiz yapıları savunarak özellikle gençleri ve kripto para toplulukları arasında popüler olan bir simge.
Musk’ın Trump kampanyasını desteklemesi ile Trump’ın sisteme karşı duran lider imajı da güçlenmiş oldu. Bu şekilde Trump, kendi başına belki de ulaşamayacağı önemli bir kalabalığı da, seçmen listesine Musk’ı yanına alarak katmış oldu. Öte yandan; sosyal medya platformu X de Trump’ın seçim kampanyasında aktif bir alternatif medya olanağı sundu. Hatırlarsanız Trump 1.0 döneminde kendisinin Twitter hesabı kapatılmıştı.
Twitter, Elon Musk’a geçtikten sonra hesap yeniden aktif hale getirildi ve seçim kampanyası boyunca ana akım medyada yer bulamadığı her ortamda X platformunun desteğini aldı. Tüm bunlara ilaveten, Musk’ın Trump kampanyasına yaklaşık 290 milyon USD harcadığını da düşünürsek, Trump’ın seçilmesinde Musk’ın etkisinin büyüklüğünü anlamak daha kolay olur. Musk belki bir kingmaker değildi ama bir oyun kurucu olduğu da kabul etmek gerekir.
İki “alfa” figürünün güç mücadelesi. . .
Trump ve Musk arasındaki bu restleşme; bir tür güç, ego ve ekonomi politikalarında çıkar çatışması. Trump’ın ABD’de üretimi teşvik için ortaya koyduğu gümrük tarifeleri, çoğu Amerikan şirketinde olduğu gibi, Tesla açısından da bir tedarik zinciri riski yaratıyor ve maliyet avantajını ortadan kaldırıyor.
Trump’ın, elektrikli araçlara verilen vergi teşviklerinin gözden geçirileceği fikri, teknoloji girişimlerinde daha özgür hareket etme hayali ile Trump’ın seçim kampanyasına dâhil olan Musk’ın yeşil teknoloji yatırımları için önemli bir risk yaratıyor. Musk, Hükümet Verimliliği Başkanlığı döneminde Trump’ın taleplerine göre hareket ederken, kendi çıkarı doğrultusunda bir avantaj yakalayamadı. Özetle, kendine koşulsuz sadakat isteyen Trump ile kendi çıkarlarını önceliklendiren ve umduğunu bulamayan Musk siyaset sahnesinde karşı karşıya gelmiş oldu.
Kazanan kim olur?
Cevap için erken ama senaryoları düşünebiliriz. Son birkaç gündür Tesla’nın hisse senedi önemli gerilemeler yaşadı. Son birkaç aydır Tesla satışları da hem bu araca önceden önemli destek veren Demokratlar hem de Batı pazarında Trump karşıtlığı ile geriledi. Trump Paris İklim Anlaşmasından çıktı. Çevresel düzenlemeleri de maliyetleri nedeniyle eleştiriyor.
Bu da Tesla ve benzer şirketlerin de piyasa değerlerinde kayıplara neden oluyor. Çevresel düzenlemeler kapsamında düşük emisyonlu üretim yapan şirketler karbon kredileri satarak ödüllendiriliyor. Tesla sıfır emisyonlu üretim yaptığı için, bu ürünlerden önemli bir nakit akış elde ediyor. Tesla’nın finansal raporları, bu finansal ürün satışlarının hem şirket değerini hem de karlılığını arttırdığını ortaya koyuyor. İşte bu avantajın sonlanması, Donald Trump’ın gücünü kullanmasına bağlı.
Örneğin, geleneksel otomotiv üreticilerine sıcak bakan Trump’ın çevresel düzenlemeleri ortadan kaldırması ya da esnetmesi, Tesla için daha büyük bir kayba işaret edebilir. Trump, Tesla’nın kaybını pek kafaya takmayabilir ama Musk’ın devletin de işine yarayan ileri teknoloji ve uzay projeleri göz önüne alındığında, biraz daha kontrollü olmanın şart olduğu düşüncesinde kalabilir. Özetle; bence, ne Trump Musk’ı batırmak için daha ileri gider, ne de Musk bu restlerini daha da sert bir boyuta taşır. Bu karşılıklı atışmalar bir süre daha devam edecektir ama ortak çıkarlar ve ortak düşmanlar bu iki ismi yeniden bir ortak noktada buluşturacak ve yapay bir barış ortamı yaratacaktır.