Türk sanayinin röntgeni ve İSO İkinci 500 2024 yılı verileri

Türk sanayinin ülke ekonomi­sindeki yeri ve önemi dikka­te alındığında ve 2025 ilk yarısı­nın bittiği bugünlerde bir durum tespiti ve son açıklanan 2024 yı­lı ISO ikinci 500 verilerini değer­lendireceğim.

İSO İkinci 500 firmalarının 2024 yılı mali durumu

1 Toplam satışlar & reel bü­yüme

* İSO İlk 500: Satış hacimle­ri 2023’e göre birebir verilmemiş olsa da, İkinci 500’ün 988 milyar TL’den 1 trilyon 393 milyar TL’ye %41 artarak yükselmesi dikkat çekiyor

* Reel düzeltme (YİÜFE %41,1): Bu artış, fiyat artışıyla neredeyse eşleşerek reel bazda binde 1 (0,1%) gerilemeye işaret etti Bu, geçen üç yıldır süren dü­şüş eğiliminin devamı anlamında çarpıcı.

2 Faaliyet kârı & karlılık rasyoları

* İkinci 500’ün faaliyet kârı, 2023’te 145 milyar TL iken 2024’te 118 milyar TL’ye gerile­yerek %18,9 kayıp yaşandı.

* Faaliyet kârlılığı, %12,6’dan %7,3’e geriledi; bu, 2014–2023 ortalaması olan %10,9’un olduk­ça altında

* Vergi öncesi kâr, %63,8 aza­larak 95 milyardan 34 milyar TL’ye düştü. Dolayısıyla net sa­tışlardan elde edilen kârlılık, %8,2 %2,1 geriledi

Enflasyon muhasebesi, kârlılı­ğı 1,3 puan daha baskıladı – uygu­lama olmasa idi %3,4 olurdu

3 FAVÖK & finansman fi­derleri

FAVÖK (Faiz, Amortisman, Vergi Öncesi Kâr): %16 yük­selerek 177 205 milyar TL; FAVÖK kârlılığı ise %15,3’ten %12,7’ye geriledi

Finansman giderleri, %45,4 artışla 95 milyar TL’ye çıktı. Bu durum, finansman giderleri­nin faaliyet kârı içindeki payını %35,8’den %80,9’a fırlattı.

Bu artış kredi faizlerinin yük­seldiğii sıkı para politikalarının doğrudan etkisini yansıtıyor.

4 Kurumsal sağlık & borç­luluk profili

* Aktif büyümesi %37: Dö­nen varlık +%35,5, duran varlık +%38,7

* Özkaynaklar %41,3 artarak varlık içindeki payını %53,6 %55,2’ye yükseltti.

* Toplam borçlar %32,2 ar­tışla yükseldi (2023’te %76,7 idi); borç/varlık oranı %46,4 %44,8’e geriledi

Borç dağılımı:

* Mali borç artışı %45,1; diğer borçlar %20,6 ile sınırlı kaldı.

* Kısa vadeli mali borçlar, to­tal borcun içinde %59,1 %57,4’e geriledi.

5 Kurumsal kârlılık dağılı­mı & firma kompozisyonu

* Kâr eden şirket sayısı, 428 341’e düştü; zarar eden şir­ket sayısı 72 159’e çıktı

* FAVÖK üzerinden kâr eden firma, 495 470; zarar eden fir­ma sayısı 30 yılın en yükseğine erişti.

* Kuruluş sayısı ve kaynak dağılımı: 66 yeni firma listeye girerken, 41 firma İSO 500’den İkinci 500’e düştü; 393 firma iki yıl peş peşe listede yer buldu

6 İhracat, istihdam & tek­noloji eğilimi

* İkinci 500 ihracatı, %6,2 artışla 15,9 milyar dolara yüksel­di; sanayi ihracatı içindeki pa­yı %6,1 %6,3’e çıktı Bu, İSO 500’ün %2,6’sının epey üstünde.

* İstihdam, %2,2 artışla 291 bin kişiyi aştı; maaş artışı ise içeride fiyat artışını (%enflasyo­nun yaklaşık iki katı) aşıp %90,9 oldu

* ARGE harcamaları, %120 artarak 8,6 milyar TL’ye ulaş­mış; ARGE yapan firma sayısı 227’den 238’e çıkmış ve oran bin­de 0,62’ye yükselmiş

* Teknoloji yoğunluğu: Dü­şük teknoloji payı %41 %37,4’e gerilerken; orta-düşük %26,2, or­ta-yüksek %28, ve yüksek tekno­loji %3,3 ile toplam %31,3’ü bul­du—bu, ilk kez %30’un üstünde

7 Coğrafi & sektörel dağı­lım

* Bölgesel dağılımda İstan­bul Sanayi Oda’sı, 135 firma ile İkinci 500’de birinci olup Ana­dolu’nun ağırlığını koruyor; Ege (%38), Kocaeli, Gaziantep, Bursa, Ankara gibi pozisyonlar izliyor

* Sektörel yoğunluk: Gıda (%108 firma), kimyasallar/plas­tik/kauçuk, tekstil, ana metaller/ makine olmak üzere dört sektör­de firma sayısı %62’yi oluşturu­yor

2024’te sanayinin dönüşüm sancıları

1. Kârlılıkta erime: Yapısal mı, dönemsel mi?

2024 yılı, İkinci 500 şirketle­rinin faaliyet ve net kârlılığın­da ciddi bir daralma yaşadığı bir yıl oldu. Faaliyet kârı yüzde 18,9 azalırken, vergi öncesi kâr yüzde 63,8 gibi sert bir düşüş yaşadı. Bu kayıplar, yalnızca yüksek enflas­yon veya parasal sıkılaştırmanın değil, finansman yönetimi ye­tersizlikleri ve verimlilik so­runlarının da habercisidir.

* Enflasyon muhasebesi uy­gulaması gibi düzenlemeler kârları törpülemiş görünse de, 2023’te yapılan benzer revizyon­lara kıyasla bu yılki düşüş daha keskin oldu.

* Finansman giderlerinin faa­liyet kârına oranının %80,9 gibi tarihsel zirveye ulaşması, şirket­lerin borçlanma kapasiteleri­nin sınırına geldiğini gösteriyor.

2. Kredi pahasının bedeli: Fi­nansman tuzağı

Faizlerin artması ve krediye erişimin sıkılaştırılması, düşük sermayeli firmalar üzerinde cid­di bir baskı oluşturdu. 2024 bo­yunca izlenen parasal sıkılaşma politikası, özellikle KOBİ ölçüt­lerine yakın şirketleri ve ih­racata bağımlı sektörleri daha fazla etkiledi.

* Özellikle döviz borçlu ve iç piyasa daralmasıyla karşı karşıya kalan firmalar, yüksek faizli TL kredilere yönelmek zorunda kaldı.

* Kısa vadeli borç oranının ha­la %57 seviyelerinde olması, li­kidite yönetimi risklerinin 2025’e taşınacağını gösteriyor.

3. Reel büyüme yokluğu: Gö­rünen artışa aldanma

Nominal satışlardaki %41 ar­tış, TÜİK Yİ-ÜFE oranıyla nere­deyse örtüşüyor. Bu da sanayi ku­ruluşlarının fiyat artışının öte­sinde üretim veya verimlilik artışı sağlayamadığını ortaya koyuyor.

* Üç yıldır reel büyüme sağlanamaması, yatırım kararlarının ertelendiği, işletmelerin «korunma» moduna geçtiği bir yapısal bunalımı gös­teriyor.

* 2025 yılı da benzer bir trend izlerse, orta vadede is­tihdam daralması ve üretim kapasitesinde erozyon görülebilir.

4. İhracat artışı: Sınırlı ama umut veren

İkinci 500›ün ihracatı %6,2 artarken, toplam ihracattaki payı %6,1’den %6,3’e çıktı. İlk 500’ün ihracatının ise %2,6 artmış olması, or­ta ölçekli firmala­rın esnek yapısının küresel şoklara karşı daha dirençli olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak bu ihracat ba­şarısı, döviz kazancı ar­tışının üretim maliyet­leri ve girdi ithalatı bas­kısı karşısında eridiğini gösteriyor. Yani:

“Artan ihracat, artan refah ge­tirmedi.”

5. Yüksek maaş artışı: İstih­damda görünmeyen tehlike

Ortalama maaşlar %90 civa­rında artarken, istihdam yalnız­ca %2,2 arttı. Bu durumun ardın­da üç önemli risk var:

* Verimliliği artmayan ücret artışı, firmaların marjlarını da­raltıyor.

* Asgari ücrete bağımlı is­tihdamın maliyet baskısı, dü­şük teknolojili sektörleri çıkma­za sokuyor.

* Yüksek enflasyon ortamında, ücret artışı reel refah yaratmaz­ken, işsizlik riskini büyütüyor.

6. AR-GE ve teknoloji yatı­rımlarında yavaş ivme

AR-GE harcamaları yüzde 120 artarak 8,6 milyar TL’ye ulaştı, ancak bu artışın büyük kısmı yi­ne enflasyondan kaynaklı. AR-GE yapan firma sayısı ise yalnız­ca 227 238’e çıkabildi. Bu oran %5’in altında kaldı.

* Düşük teknolojiyle üre­tim yapan firmaların oranı hala %37,4; bu da katma değerli üre­tim dönüşümünün çok yavaş ilerlediğini gösteriyor.

* Orta-yüksek ve yüksek tek­noloji payı artmış gibi görünse de, ihracat ya da kâr kompozisyo­nuna etkisi sınırlı.

Stratejik sonuçlar & Politika önerileri

Firmalar ne yapmalı?

1. Finansal reorganizasyon şart:

* Kısa vadeli borçlar azaltılma­lı, döviz borçluluk azaltılmalı.

* Nakit akışı yönetimi için ERP yazılımları, dijital finans araçları kullanılmalı.

* Nakit akışı izleme sistemleri ve tahsilat risklerini azaltıcı ön­lemler alınmalı

* Dolayısıyla, reel büyümenin durduğu bu dönemde şirketler için verimlilik, finansal yapı ve tek­nolojiye yatırım, önümüzdeki dö­nemde iç ve dış rekabette öne çık­mak için en kritik stratejik alanlar.

2. Verimlilik odaklı yatırım:

* Yeni yatırımlardan çok, mev­cut hatlarda maliyet yönetimi, otomasyon ve enerji verimliliği yatırımları önceliklenmeli.

* AR-GE teşviklerine daha fazla başvuru yapılmalı.

3. İhracat ve yurt dışı pazar­lama:

* Avrupa dışı Pazar çeşitlendir­mesi (Afrika, Orta Asya, Güneydo­ğu Asya) önceliklenmeli.

* Türk Eximbank kredileri ve KGF teminatları yeniden yapılan­dırılmalı.

Politika yapıcılar ne yapma­lı?

1.KOBİ’lere yönelik özgün teşvik paketleri:

* Faiz yüküyle baş edemeyen ama potansiyeli yüksek şirket­ler için sektör bazlı düşük faizli finansman verilmeli.

* KGF kefalet sınırları esnetil­meli.

* Sanayi yatırım teşvikleri sa­deleştirilmeli ve bölgesel bazda yönlendirme yapılmalı

2.Vergisel nefes:

Kurumlar vergisinde AR-GE odaklı indirim oranları artırılma­lı. Nakit üzerine değil, verimlilik ve istihdam katkısına dayalı teş­vik modelleri oluşturulmalı

Son sözler : “Aç bir mide, boş bir cüzdan ve kırık bir kalp sana hayattaki en değerli dersleri öğretir” Robin Williams

“Ne söylediğini biliyor olabilir­sin ama diğer kişinin ne duyduğu­nu asla” Jacques Lacan

Yazara Ait Diğer Yazılar