Türkiye’de emekliliğin gerçek anlamı ve Avrupa ile kıyaslaması
Emekli Olmak Ne Demektir? Emeklilik, çalışma hayatı boyunca belirli bir süre prim ve vergi ödeyen kişinin, aktif çalışma hayatını sonlandırarak sosyal güvenlik sistemi tarafından sağlanan aylık ve sağlık haklarından yararlanmasıdır. Emeklilik, yalnızca çalışmaktan vazgeçmek değil; aynı zamanda çalışma gücü olmadan da yaşamın sürdürülebilmesi için güvence anlamına gelir.
Türkiye’de emekli olan bir kişi, sosyal güvenlik sistemi sayesinde sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam eder. Bu, emekliliğin önemli bir boyutudur. Ancak sağlık güvencesi, yaşamın yalnızca bir parçasını kapsar. Sağlıklı bir şekilde yaşamak için barınma, gıda, ulaşım, enerji, giyim gibi temel ihtiyaçların da karşılanabilmesi gerekir.
Türkiye’de emekli olmanın gerçek boyutu
Türkiye’de emekli aylıkları uzun yıllardır düşük seviyededir. Çalışma hayatı boyunca ödenen primler ve vergiler karşılığında bağlanan emekli aylığı, çoğu durumda açlık sınırının dahi altında kalmaktadır.
Ocak 2025 itibarıyla:
-Açlık sınırı (4 kişilik ailenin aylık gıda harcaması): 26.413 TL
-Yoksulluk sınırı (gıda + diğer tüm temel ihtiyaçlar): 86.036 TL
-Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti: 33.982 TL
Bugün Türkiye’de en düşük emekli aylığı çok düşük bir rakam olan 16.881 TL olarak bilinse de aslında dul ve yetimlerin aylıkları bu rakamın dahi çok altındadır. Sigortalının ölüm tarihine göre en düşük yetim aylığı 2.521TL ile 6.256 TL arsındadır. En düşük dul aylığı ise 6.725 TL ile 11.391 TL arasındadır. Bu rakamlar, bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının dahi oldukça altındadır. Yani emekli olan kişi, gerçek anlamda “geçinebilen” bir hayat standardına ulaşamamaktadır.
Avrupa’da emeklilik ve alım gücü
Avrupa’da emekli maaşları, çoğu ülkede asgari ücretin üzerinde, hatta orta gelir seviyesine yakın bir seviyededir. 25 yıl orta seviyede gelirle çalışan bir kişi, emekli olduğunda aldığı aylıkla şu ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir:
-Temel gıda harcamaları
-Kira veya konut giderleri
-Enerji, ulaşım, giyim
-Kültürel ve sosyal aktiviteler
Örneğin Almanya’da ortalama emekli aylığı 1.300-1.500 Euro seviyesindedir. Bu, kira hariç temel ihtiyaçlar için yeterli olduğu gibi, konut sahibi olmayanlar için de kira ödemesini mümkün kılmaktadır. Fransa, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde ise sosyal devlet mekanizmaları sayesinde düşük gelirli emeklilere ek yardımlar sağlanır. Türkiye’de ise durum farklıdır. En düşük emekli aylığı, Avrupa’daki ortalama emekli maaşlarının yalnızca %15-20’si düzeyindedir. Üstelik Türkiye’deki en düşük emekli maaşıyla kira, gıda ve temel ihtiyaçların tamamını karşılamak mümkün değildir.
Sağlık güvencesi önemli ama yeterli mi?
Türkiye’de emekliliğin en güçlü tarafı, sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam etmektir. Ancak sağlık, emeklilik güvenliğinin yalnızca bir boyutudur. Yeterli beslenme, barınma, sosyal yaşam, ulaşım ve enerji gibi diğer zorunlu ihtiyaçlar karşılanamadığında, sağlık güvencesi tek başına refah sağlamaz.
Sonuç: Türkiye’de emeklilik “Çalışmadan Yaşayabilme” garantisi değil
Avrupa’da emeklilik, kişinin çalışmadan da temel ihtiyaçlarını ve sosyal yaşamını sürdürebilmesi anlamına gelirken, Türkiye’de emeklilik büyük ölçüde gelir kısıtlılığı içinde yaşamayı ifade etmektedir. Açlık ve yoksulluk sınırları dikkate alındığında, bugün Türkiye’de emeklilerin büyük bir kısmı zorunlu ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi zorluk çekmektedir. Bu tablo, sosyal güvenlik sisteminin yalnızca sağlık güvencesi değil, insanca yaşam için yeterli gelir sağlama amacına da hizmet etmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Emekli aylıklarına bir iyileştirme beklentisi oldukça yüksek ancak 2026 %12 ve 2027 %8 enflasyon hedefi doğrultusunda bu beklentilerin kısa vadede karşılanmayacağını hatta 2026 ocak ayında yapılacak zamların daha doğrusu enflasyon farklarının da %10’larda kalacağını düşünüyorum.
Bu durumda da alım gücü 2026 yılında daha çok düşecektir.