Türkiye’nin beka sorunu: Genç işsizlik, çözüm önerileri Nüfus artmalı mı? İşsizlik düşüyor mu?
Haziran 2025 tablosu ilk bakışta umut verici: mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,6. Ancak aynı bültende yer alan geniş tabanlı işsizlik göstergesi olan atıl işgücü oranı %32,9’a yükselerek, her üç çalışabilir kişiden birinin ya işsiz ya eksik istihdam ya da çalışmaya hazır olduğu halde işgücü dışında kaldığını söylüyor. Gençlerde (15–24) işsizlik %16,2; “ne istihdamda, ne eğitimde/öğrenimde, ne de mesleki eğitimde” olanların payı (NEET) 2024 ölçümünde %22,9. Bu iki gerçek yan yana geldiğinde, manşet ile yaşanan hayat arasındaki fark belirginleşiyor.
Türkiye’nin büyüme hikâyesi uzun süredir istihdam yaratma kapasitesi ve verimlilik artışlarıyla birlikte tartışılıyor. Enflasyonun yavaşlaması, faizlerin yönü, dış finansman koşulları ve global talep atmosferi gibi başlıklar önemini korurken, işgücü piyasasının kalitesi –özellikle gençler ve kadınlar açısından– en kırılgan halkayı oluşturuyor. Gençler için kalıcı bir istihdam döngüsü kurulamadıkça, eğitim ve beceri yatırımları toplumsal getirisini veremiyor; şirketler ise işe alımda aradıkları yetkinliği bulmakta güçlük çekiyor.
Rakamlarla kısa fotoğraf
Dar tanımlı işsizlik (Haziran 2025) %8,6 seviyesinde. Bu oran, iş arayan ama çalışmayanları kapsıyor ve iktisadi döngüdeki kısa süreli değişimlere duyarlı.
Atıl işgücü %32,9. Bu geniş tanım; işsizliğe, zamana bağlı eksik istihdamı ve potansiyel işgücünü eklediği için işgücü piyasasının gerçek kapasite kullanımını daha iyi yansıtıyor.
Genç işsizlik (15– 24) %16,2. Erkeklerde %12’nin biraz üzerinde, kadınlarda %23’ün üzerinde seyreden oran, cinsiyet farkının ne kadar belirgin olduğunu gösteriyor.
NEET (15–24) 2024 verisine göre %22,9. Yani her beş gençten biri ne okulda ne işte. 18–29 yaş aralığında ise pay daha da yükseliyor.
Haftalık fiili çalışma süresi 41,5 saat civarında. Çalışılan saatlerdeki gerileme, eksik istihdam ve iş kalitesi açısından uyarıcı bir işaret.
İmalat PMI Temmuz 2025’te 45,9. Satın alma yöneticilerinin verdiği bu sinyal, yeni sipariş ve üretim tarafında daralma eğiliminin sürdüğünü ima ediyor; gençlerin ilk iş kapısının aralanmasını zorlaştırıyor.
Manşet ile gerçeklik arasındaki makas
Neden manşet tek başına yetmiyor? Çünkü dar tanımlı işsizlik, yalnızca iş arama davranışı gösterenleri içerir. Ekonomik belirsizliğin, moral bozukluğunun ya da bakım yükünün etkisiyle iş aramaktan vazgeçmiş, ama fırsat doğduğunda çalışmaya hazır geniş bir kitleyi dışarıda bırakır. Atıl işgücü göstergesi bu boşluğu kapatır. Çalışma saatlerindeki oynamalar da tabloyu etkiler: talebin zayıfladığı dönemlerde işletmeler önce çalışma saatlerini kısar, sonra işe alımı durdurur, en sonunda işten çıkarmaya yönelir.
NEET ise işsizlikten de geniş bir çerçeve sunar. Çünkü NEET, yalnızca iş aramayanları değil, eğitim ve mesleki eğitimle de bağ kurmamış gençleri görünür kılar. Genç bir bireyin aylarca ne okulda ne işte kalması, beceri setinin piyasadan kopması ve özgüven kaybının derinleşmesi anlamına gelir. Bu, bir sonraki döngüde istihdama katılma olasılığını daha da düşürür.
NEET nedir, neden fark yaratır?
NEET kısaltması, “Not in Employment, Education or Training” ifadesinden gelir. Tanım basit görünse de sonuçları derindir. Çünkü NEET yalnızca bugünün istihdam sorununu değil, yarının verimlilik ve büyüme dinamiklerini de etkiler. Eğitimden kopuş, beceri aşınması ve sosyal bağların zayıflaması bir araya geldiğinde gençler için bir tür ‘atıl döngü’ oluşur.
NEET’in işsizlikten farkını anlamak için bir örnek düşünelim: İş aramaktan vazgeçmiş bir genç, dar tanımlı işsiz sayılmaz; ancak eğitimde de değilse NEET sayılır. Bu kişi, “işgücü dışında” göründüğü için manşet oranları parlatabilir; oysa ekonominin gerçek kapasitesiyle bağı zayıflamıştır.
Genç kadınlar: Bariyerler ve kayıp potansiyel
Genç kadınların işgücüne katılımı, Türkiye’de uzun süredir iktisadi ve kültürel bariyerlerin gölgesinde ilerliyor. Bakım hizmetlerinin yetersizliği, güvenli ulaşımın zorlukları, ücret uçurumu ve cam tavan etkisi gibi unsurlar, genç kadınların işgücü piyasasına girişini geciktiriyor. Bu yüzden genç kadın işsizliği genç erkeklere kıyasla anlamlı düzeyde daha yüksek ve NEET oranı kadınlarda belirgin biçimde fazla.
Eğitimden işe geçişteki düğümler
Eğitim–iş köprüsü zayıf olduğunda gençler “ilk iş” eşiğini geçmekte zorlanır. Üniversite ve meslek yüksekokullarındaki müfredatın işyeri projeleriyle bütünleşmemesi, stajların niteliğinin tartışmalı olması ve mikro-sertifika programlarının sınırlı kalması bu eşiği yükseltir. İşverense deneyim arar; gençse deneyim edinecek kapı bulamaz. Sonuç: kaybedilen zaman ve aşınan motivasyon.
Uluslararası örneklerde, müfredatı sektörle birlikte tasarlamak ve stajı ‘işe geçiş koridoru’na çevirmek sonuç veriyor. İşe alım sürecinde beceri testleri, proje portföyü ve koçluk mekanizmaları devreye girdiğinde, gençlerin ilk 6–12 ayda kalıcılığı da artıyor.
Makro arka plan: Para politikası, maliyetler ve talep
Genç istihdamını makro koşullardan bağımsız düşünmek imkânsız. Enflasyondaki yavaşlama, politika faizindeki yön değişimi, risk primindeki hareket ve küresel finansal koşullar, firmaların yatırım ve istihdam iştahını doğrudan etkiler. İmalat PMI’ın 50’nin altında kalması, sipariş ve üretim temposunun zayıf olduğunu, bunun da yeni istihdam kararlarını geciktirdiğini gösteriyor.
Enerji ve navlun maliyetlerindeki oynaklık da tabloya ekleniyor. Brent petrolün ve konteyner navlun endekslerinin görece sakin seyrettiği dönemlerde, üretim ve ihracat yapan firmaların maliyetleri düşer; bu da çalışan başına yatırım ve eğitim bütçelerini artırma imkânı yaratır.
İşin niteliği: Saatler, güvence ve beceri
İş yalnızca istihdamın varlığı değildir; aynı zamanda kalitesi, sürdürülebilirliği ve beceri gelişimini mümkün kılan doğasıdır. Haftalık fiili çalışma saatinin gerilemesi, kısa vadede işletmelerin talep daralmasına karşı verdiği bir yanıt olabilir. Ancak kalıcılaştığında, ücret gelirlerinde ve beceri birikiminde aşınma yaratır.
Gençler işgücüne güvencesiz ve düşük ücretli işlerle adım attığında, ilk yıl içinde işten ayrılma olasılığı artar. Bu da hem işverenin eğitim yatırımının boşa gitmesi hem de gencin motivasyon kaybı demektir. Çözüm, ‘ilk yıl koçluğu’ ve mesleki gelişimin görünür kılınmasıdır.
Sosyolojik ve psikolojik boyut
Uzun süre atıl kalmak, yalnızca gelir kaybı değil, psikolojik bir yıpranma yaratır. İş arama motivasyonu düşer; sosyal çevre daralır; özgüven zedelenir. Bu durum özellikle gençlerde kalıcı izler bırakır. NEET statüsündeki gençlerin temel desteklere, rehberliğe ve topluluk hissine erişimi kritik önemdedir.
Dijital bağımlılık, amaçsız zaman tüketimi ve toplumsal dışlanma, atıl döngüyü besleyen faktörlerdir. Gençlerin bir topluluğa, bir projeye ve anlamlı bir hedefe bağlanması –örneğin sosyal girişim projeleri, gönüllülük ve mentorluk– istihdama geçişin görünmez köprülerindendir.
Ekonomi siyaseti, “tek hane manşet”e değil, geniş tanımın iyileştirilmesine odaklanmadıkça gençlerin kayıp zamanı büyüyecek; bu da hem büyümenin hem de toplumsal refahın en pahalı faturası olacaktır
Son sözler: ”İnsanı en çok yaralayan şey, fiziksel acı değil; haksızlığın, mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır” Viktor Emil Frankl
“Eğitim kafayı geliştirmek demektir.Belleği doldurmak değil” Mark Twain