Vergi reformu, dolaylı vergiler ve bütçe açığı: Adaletin bedeli mi?

Türkiye, 2025 yı­lı için hazırlanan bütçe ve Ocak–Ağus­tos dönemi bütçe ger­çekleşmeleriyle birlik­te vergi politikasının merkezi unsurlarından birini dolaylı vergiler oluşturuyor.

Katma De­ğer Vergisi (KDV), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gibi gelirleri doğrudan tüketim üzerinden tahsil eden vergiler hem bütçenin gelir omurgasını oluşturuyor hem de vergi adaleti tartışmalarını körüklüyor.

Son veriler ne gösteriyor?

Hazine ve Maliye Bakanlı­ğı’nın açıkladığı son bütçe ger­çekleşmelerine göre:

-Ocak–Ağustos 2025 döne­mi için merkezi yönetim bütçe giderleri 8 trilyon 891,2 milyar TL, bütçe gelirleri ise 7 trilyon 983,6 milyar TL olarak gerçek­leşti. Bu dönemde bütçe açığı 907,6 milyar TL oldu.Aynı dönemde vergi gelirleri yaklaşık 6 trilyon 871,7 milyar TL olarak kaydedildi.

-Vergi gelirlerinin bileşimi önemli: Dolaylı vergilerin top­lam vergi gelirleri içindeki payı %62,62, dolaysız vergilerin payı ise %38,38.

-KDV ve ÖTV özelinde, ver­gi gelirlerinin %47,31’i bu iki ka­lemden sağlanıyor.

-Ağustos ayında bütçe aylık olarak 96,7 milyar TL fazla ver­diği halde, ocak-ağustos döne­minde açık oluştu.

Buna ek olarak, 2025 yılı Büt­çe Kanunu’nda vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki hedef pay­ları, dolaylı vergilere hâlâ ciddi bir öncelik verildiğini gösteriyor: %65,15 dolaylı vergiler, %33,81 dolaysız vergiler hedeflenmiş du­rumda.

Dolaylı vergilerin ağırlığı ve bütçe açığı finansmanı

Bu rakamlar, Türkiye’de bütçe­nin finansmanında dolaylı ver­gilerin oynadığı role dair önem­li ipuçları veriyor. Çünkü dolaylı vergiler, bütçe gelirlerini artır­mak ya da açıkları kapatmak için en kolay araçlardan biri olarak görülüyor. Örneğin:

-Dolaylı vergilerin payının %60-65 bandında olması, ekono­mik durgunluk, gelir dağılımın­daki kırılganlıklar ya da tüketim harcamalarındaki düşüş dönem­lerinde, devletin gelir tahminle­rini tutturmasını zorlaştırabilir.

-Ancak bütçe açığının büyük kısmı vergi gelirlerinden karşı­lanmak durumunda kalınıyorsa, bu durum harcama tarafında di­siplin eksikliğini ya da faiz yükü­nün yüksekliğini işaret eder.

Gerçekten de bu yılın ocak-a­ğustos döneminde faiz dışı fazla verildiği (518,1 milyar TL) ancak bütçe açığının (907,6 milyar TL) oluşmasının ana nedeni faiz gi­derlerinin yüksekliği.

Yani devlet, borçlanmadan ön­ce faiz yükünü azaltmazsa, vergi gelirlerini artırsa bile bütçesine rahatça “nefes alma” alanı açma­sı pek mümkün değil.

Vergi adaleti açısından sorunlar

Vergi adaleti ilkesi, ödemesi gereken ile ödediği vergi arasın­da mantık ve hakkaniyet ilişki­si kurulmasını gerektirir. Türki­ye’de ise şu sorunlar öne çıkıyor:

1 Gelir düzeyine göre vergi­lemenin zayıflığı: Dolay­lı vergiler herkes için aynı oran­da uygulanır. Geliri düşük olan için harcaması üzerinden alınan KDV, ÖTV yükü, gelir düzeyi yük­sek olan için göreli olarak daha ağırdır. Gelir vergisi ve kurum­lar vergisi gibi dolaysız vergile­rin payının görece düşük olması, ödeme gücü ilkesinin tam olarak uygulanmadığını gösterir.

2 Vergi istisna ve muafiyetle­rinin genişliği: Bazı sektör­ler, bazı gelir türleri ya da bölgeler için uygulanan muafiyetler, indi­rimler vergi gelirini düşürmek­le kalmıyor, sistemde “kimin ne kadar ödediği” sorusunu da kar­maşıklaştırıyor. Bu da toplumsal adalet algısını zedeleyebiliyor.

3 Stopaj yoluyla alınan gelir vergisi yükü: Vergi gelirle­ri içinde dolaysız vergiler varmış gibi görünse de, bunların büyük kısmı kaynaktan kesinti (stopaj) yoluyla elde edilen gelir vergisi. Bu, özellikle ücretliler için doğ­rudan vergi ödendiği düşüncesi­ni zayıflatıyor ve vergi dilimleri ile beyan esaslı vergileme meka­nizmalarının zayıf kaldığını gös­teriyor.

4 Tüketim vergileri ve te­mel ihtiyaçların vergilen­dirilmesi: KDV ve ÖTV’den alı­nan vergilerin kapsamı çok geniş olunca; yakıt, ulaştırma, gıda gibi temel ihtiyaç kalemlerinin vergi yükü de artıyor. Bu da düşük ge­lirlileri daha çok etkiliyor.

Ülkelerle karşılaştırma

Yanda Türkiye ile bazı OECD ülkelerinin dolaylı/dolaysız ver­gi payları, vergi gelirleri / GSYH oranları ve bütçe açığı durumu karşılaştırmalı şekilde:

-Türkiye’de vergi gelirlerinin milli gelir içinde oranı düşük art­tırılmalı

-Dolaylı vergi oranı OECD içinde en yüksek, Direkt vergi oranı ise en düşük vergi adaleti­ni etkiliyor.

Reform ihtiyacı ve olası politikalar: Ne yapılmalı?

Bu tablo içinde vergi sistemin­de bazı reform adımları kaçınıl­maz görünüyor:

-Dolaysız vergi gelirlerinin artırılması: Gelir ve kurumlar vergisi tabanlarının genişletilme­si, gelir vergisinde artan oranlı ta­rifenin güçlendirilmesi, vergi mat­rahlarının daraltılmasının önüne geçilmesi ve mülkiyet ile servet üzerinden alınan verginin payının arttırılması önem taşımaktadır.

-İstisna ve muafiyetler gözden geçirilmeli: Özellikle vergi kaçakçılığına yol açan ya da maliyet etkinliği düşük istis­na ve muafiyet uygulamaları sa­deleştirilmeli.

-Kayıtdışı ekonomi ile mü­cadele: Vergi tabanını genişlet­mek için kayıt dışı üretim ve ti­caretin azaltılması, vergi idaresi­nin kapasitesinin artırılması.

-Temel mal ve hizmetler­de vergi yükünün azaltılması: KDV istisnaları ya da indirimi, vergi dilimi uygulamaları ile ge­lir düzeyine göre farklılaştırma sağlanması.

-Faiz yükü kontrol altına alınmalı: Harcama tasarrufu ya da borçlanma maliyetlerinin dü­şürülmesiyle bütçe açığının fi­nansmanında vergi baskısı azal­tılabilir.

Bütçe disiplininin sağlan­ması, özellikle faiz yükünü azal­tacak önlemler alınmalı; borç servisi maliyetleri düşürülmeli

Sonuç

Türkiye’nin vergi sistemi, büt­çe açığını kapatmak ve kamu hizmetlerini finanse etmek için önemli ölçüde dolaylı vergilere dayalı bir yapı göstermektedir. Ancak adaletli bir vergi sistemi olabilmesi için dolayısız vergile­rin artması, vergi yükünün gelir ile uyumlu hale gelmesi, istisna ve muafiyetlerin makul sınırlar içinde tutulması gerekir. Dolaylı vergilerin omuzlarında yükselen bütçenin taşınabilirliği sınırlıdır; bu yük, toplumun orta ve alt gelir kesimleri üzerinde sosyal eşitsiz­likleri derinleştirme riski taşır.

Sonuç olarak, Türkiye vergi sisteminde OECD ortalamasına göre dolaysız vergilerden elde edilen gelirlerin düşük olma­sı ve dolaylı vergilerin yüksek payı, vergi adaleti ve gelir eşit­sizliği bakımından önemli risk­ler taşıyor. Vergi geliri / GSYH oranını OECD seviyelerine ya­kınlaştırmak için hem gelir ar­tırıcı hem de harcama verimlili­ğini ve mali yönetimi iyileştiri­ci reformlar gerekli görünüyor. Vergi politikaları hem ekono­minin sürdürülebilirliğini hem de sosyal istikrarı koruyacak bi­çimde yeniden tasarlanmalı; ak­si halde “bütçe açığını kapama” yaklaşımı, uzun vadede adalet ve toplumsal güveni zedeleyebilir.

Son sözler: “Zihinleri kapalı olanların temel problemi, ağızları­nın daima açık olmasıdır”La edri.

“İnsanın hiçbir şey bilmediği­ni bilmesi için, çok şey öğrenme­si gerekir” Sokratesi

Vergi reformu, dolaylı vergiler ve bütçe açığı: Adaletin bedeli mi? - Resim : 1

Yazara Ait Diğer Yazılar