Yumuşak iniş mi, sert iniş mi?

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ ozgur.hatipoglu@dunya.com

Bu köşeyi okuyanların hemen hemen hepsinin finansal okur-yazarlıkta belirli bir seviyede olduklarını düşünerek izninizle artık yumuşak/sert iniş terimlerini açıklamaktan imtina ediyorum. Bir adım öne geçerek aslında yazıyı okumadan önce sizleri düşünmeye çağırıyorum; okuduklarınıza ve izlediklerinize göre sizce hangisi olur, Amerikan ekonomisi (aslında Avrupa’yı da düşünebiliriz) yumuşak mı iner, sert mi iner?

Bakın ben ne gördüğümü size söyleyeyim; resesyon olması için en temelde ekonomik daralma olması gerekir. Bununla birlikte yatırım harcamalarının durması, göreceli olarak bireylerin tüketim harcamalarının durma noktasına gelmesi ve sadece zaruri ihtiyaçlarla sınırlı hale gerilemesi gerekir.

Oysa Bank of America’nın kendi müşteri tabanı ile yaptığı çalışmada bireylerin kredi kartı ve banka kartı ile yaptığı harcamalar geçen sene Ocak ayına göre %5,1 artmış durumda. Aralık ayında ise önceki seneye göre sadece %2,2 artış olmuştu. Hatta bunun devamında çekler ile yapılan ödemeler, hesaplardan yapılan transferler gibi detaylara girildiğinde artışın %7,5 oranında olduğu görülüyor. Geçen sene bu zamanlar Omicron nedeniyle bazın zayıf olduğunu düşünebiliriz ama yine de artışın önemli bir kısmı güçlü giden istihdam piyasasından ve yüksek asgari ücretten kaynaklanıyor olmalı. Bankanın bu konudaki analizine göre düşük gelirli kişilerin bile belirli oranda nakit varlıkları bulunuyor.

Yani olası bir durgunlukta kişiler kontrollü bir şekilde harcama yapmaya devam edebilecek kabiliyetteler. Bu noktada insan ülkemizin cari durumunda kendisini düşünmeden edemiyor; işinizi kaybetseniz, yeni iş bulana kadar ne kadar süre kendinizin ve ailenizin yaşamını idame ettirebilirsiniz? Konumuza geri dönersek, Mastecard’ın istatistiklerine göre de ABD’de son derece güçlü bir harcama eğilimi var.

Sevgililer Günü öncesinde açıkladıkları verilere göre özellikle mücevher ve restaurant harcamaları başta olmak üzere perakende satışlarda yapılan alışverişler harcamalarda önemli yer tutuyor. Kişilerin bu şekilde harcamalarına ve istihdam piyasasının bu kadar hareketli olmasına bakarsak bırakın yumuşağı, serti, aslında bir iniş bile olmayabilir. Diğer yandan ise en güçlü resesyon sinyallerinden olarak görülen uzun vade/kısa vade faiz makası 2000’den bu yana gördüğü en büyük negatif değerlere gelerek güçlü bir resesyona işaret ediyor.

Ayrıca açıklanan ABD ekonomik verilerine göre son ödemelerini kaçıran kredi borçlularının sayısı da giderek artıyor. Buna ek olarak, daha uzun bir sürece yayılmış olarak yakın zamanda sistemden çıkacak paraların arttığını düşünmek için iyi nedenlerimiz var; örneğin FED’in 2017/18 döneminde yaptığı gibi bilançoyu yeniden küçültmeye başlaması, yine o dönemde gördüğümüz üzere bu durumdan korkan yatırımcıların hızlıca hisse senetlerinden çıkması ve daha kalıcı olarak baby-boomer bireylerin artık yaşları itibarı ile harcamayı azalttıkları ve emekli olmaya başladıkları, sistemdeki paralarını çekmeye başladıkları gerçeği ilerleyen zamanlarda ABD merkezli finansal piyasalarda önemli davranış değişiklikleri olabileceğini gösteriyor.

Dolayısıyla henüz bu konuda kesin bir hükme varmak için erken. Ancak eğer ABD’de sert iniş olur da güçlü bir resesyon gerçekleşirse bunun bize etkisi de benzer şekilde güçlü olacaktır. Çünkü Avrupa için enerji krizinden az etkilendi deseler bile o dönemde verilen zarar artık verildi ve henüz tam bir toparlanmaya dair net işaretler olmadığı için işin o kadar kolay atlatılacağını sanmıyorum. Bu nedenle ABD’deki bir durgunluk sınırda gezen Avrupa’yı da hızla etkisi altına alacaktır. En büyük ticaret partnerimizin Avrupa, dahası Almanya olduğunu düşünürsek bu şekilde bir senaryo ne yazık ki bizim için de çok parlak olmayacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Haftanın heyecanları 09 Nisan 2024
Kafalar hala karışık 27 Şubat 2024